Atlas (2024): Permalı Saçlarla Dünyayı Kurtarmak!

Ah Netflix! Dijital dünyanın en sevilen yayın platformu. Her ay hepimize bir sürpriz yaparak en sevdiğimiz dizileri iptal etmekle, en bağlandığımız filmleri kütüphanesinden kaldırmakla ve hep aynı yüzleri karşımıza çıkarmasıyla meşhur. Belli ki izleyicilerin neyi sevdiğini anlama konusunda büyük bir yetenekleri var! İşte birazdan yazı konusu edeceğim Netflix bilim kurgusu Atlas da aynı yeteneğin eseri! Açıkçası içinde mecha suit olan sünnet düğününü bile izlerim ama neden Netflix, neden böyle bir distopik macerayı permalı saçlı bir Jennifer Lopez ile çekiyorsun! Üstelik bir bilim kurgu aksiyon filmi için en olmaz şeyi yapıp yıldız oyuncuyu parlatmak adına filmin kötü adamını garson kılıklı biri olarak seçiyor ve her sahnede JLO’yu göstermek adına kötü adamı bahaneden bir sisin içine sokup hikayenin çoğunda saklıyorsun. Jennifer Lopez popüler bir isim ancak buradaki varlığı filmin kurtarıcısı olamıyor. Her sahnede parlamak için çabalayan Lopez, film boyunca sanki bir moda çekiminde gibi dolaşmaktan başka bir şey yapmıyor. Aksiyon sahnelerindeki performansı […]

Atlas (2024): Permalı Saçlarla Dünyayı Kurtarmak!

Ah Netflix! Dijital dünyanın en sevilen yayın platformu. Her ay hepimize bir sürpriz yaparak en sevdiğimiz dizileri iptal etmekle, en bağlandığımız filmleri kütüphanesinden kaldırmakla ve hep aynı yüzleri karşımıza çıkarmasıyla meşhur. Belli ki izleyicilerin neyi sevdiğini anlama konusunda büyük bir yetenekleri var! İşte birazdan yazı konusu edeceğim Netflix bilim kurgusu Atlas da aynı yeteneğin eseri!

Açıkçası içinde mecha suit olan sünnet düğününü bile izlerim ama neden Netflix, neden böyle bir distopik macerayı permalı saçlı bir Jennifer Lopez ile çekiyorsun! Üstelik bir bilim kurgu aksiyon filmi için en olmaz şeyi yapıp yıldız oyuncuyu parlatmak adına filmin kötü adamını garson kılıklı biri olarak seçiyor ve her sahnede JLO’yu göstermek adına kötü adamı bahaneden bir sisin içine sokup hikayenin çoğunda saklıyorsun.

Jennifer Lopez popüler bir isim ancak buradaki varlığı filmin kurtarıcısı olamıyor. Her sahnede parlamak için çabalayan Lopez, film boyunca sanki bir moda çekiminde gibi dolaşmaktan başka bir şey yapmıyor. Aksiyon sahnelerindeki performansı ise bir bilim kurgu filminden bekleneni sağlayamıyor. Her anında “Ben buradayım, ben hala gencim, çok da güzelim, hadi beni izleyin!” diyen bir oyunculuk sergilemesi, hikayeden koparıp filmle bağ kurmayı zorlaştırmaktan başka işe yaramıyor.

Brad Peyton’ın yönetmenliğine gelince… Neyse ki Peyton’ın adı bilim kurgu dünyasında pek de öne çıkmıyor, yoksa bu filmle birlikte kariyeri büyük bir darbe alabilirdi. Yönetmenlik açısından bir başarı yok, aksine ortada bir hezimet var. Atlas dizi estetiğine sahip, sahne geçişleri, karakter gelişimleri ve aksiyon sekansları, sanki bir film değil de uzun bir dizinin bölümleri gibi. Bu durum, filmin temposunu düşürüyor ve izleyiciyi sık sık “Bu sahne neden bu kadar uzun sürdü?” sorusunu sormaya itiyor.

Oysa Brad Peyton, daha önce San Andreas ve Rampage gibi filmlerle oldukça başarılı işlere imza atmıştı. San Andreas, devasa yıkım sahneleri ve Dwayne Johnson’un etkileyici performansıyla dikkat çekmişti. Rampage ise yine Dwayne Johnson’un başrolünde olduğu ve devasa canavarların şehri yerle bir ettiği eğlenceli bir yapım olarak öne çıkmıştı. Bu filmler, Peyton’ın aksiyon ve büyük ölçekli sahnelerdeki yetkinliğini gözler önüne sermişti. Ancak Atlas’ta bu başarıyı görmek mümkün değil.

Atlas (2024): Permalı Saçlarla Dünyayı Kurtarmak! 3 – Atlas 2024 2

Oltadaki en büyük yem olan CGI efektler, konsol oyunu sinematiklerinin kalitesinde. Daha iyi olabilirmiş ama çok fazla görsel efekt sahnesi var, belli ki bütçe yetmemiş. Efektler o kadar yapay ki izlerken kendinizi bir sinema filmi değil de düşük bütçeli bir televizyon filmi izliyormuş gibi hissediyorsunuz. Özellikle mecha suit sahneleri, adeta bir video oyunundan fırlamış gibi duruyor. CGI efektlerin bu denli zayıf olmasını beklemiyordum.

Mecha suit’ler demişken, bu tür filmlerin özel bir izleyici kitlesi olduğunu kabul edelim. Pacific Rim, Evangelion, Gundam, Avatar ve Matrix… Avatar’ın Pandorası’nda devasa exosuit’lerle yapılan savaşlar ve Matrix’in Zion’unda APU’larla verilen destansı mücadeleler… Bu tür filmlerin bazı standartları var ama Netflix bunu da mahvetmeyi başarıyor. Atlas, saydığım filmlerin yanına bile yaklaşamıyor.

Atlas (2024): Permalı Saçlarla Dünyayı Kurtarmak! 4 – Atlas 2024 3

Filmin Terminator serisiyle olan benzerlikleri de dikkat çekici. Bir kez daha insanlığı yok etmeye kararlı bir yapay zekayı durdurmaya çalışan kahramanlarımız var. Ancak bu noktada Terminator’daki ikonik kötü karakterlerin aksine Atlas’taki yapay zeka robotu Harlan, büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Harlan karakteri, tehditkâr ve zeki bir düşmandan çok, karikatürize bir kötüyü andırıyor oysa iyi bir kötü adam, bir filmin başarısı için kritik öneme sahiptir. Harlan’ın yetersizliği, filmin gerilim ve heyecanını yerle bir ediyor, izleyiciyi hikayeden koparıyor.

Sonuçta Atlas, Matrix’ten, Terminator’dan ve bir sürü başka bilim kurgu filmden aşırılmış fikirlerle oluşturulmuş bir yamalı bohça… Bir klişeler sağanağı ama filmi klip klip düşünüp zevk alabileceğiniz anlara odaklanırsanız sonuna kadar gidiyorsunuz. Film boyunca hep aynı soruyu da sormadan edemeyeceksiniz tabi: Jennifer’ın burada ne işi var!

Atlas (2024): Permalı Saçlarla Dünyayı Kurtarmak! 5 – Atlas 2024 poster

Post Views: 1

Benzer Yazılar

Bir Devin Ardından: Donald Sutherland (1934-2024)

FİLMLER 2 ay önce

İçindekilerKaynaklar Sanırım Donald Sutherland’i ilk kez Sylvester Stallone’nin Hürkan (Lock Up, 1989) filminde izledim, 90’ların başı olmalı. Hürkan’ın video kasetini kiralayıp defalarca seyretmiştim, Sutherland o filmde psikopat cezaevi müdürü Drumgoole’u oynuyordu. Zamanla sayısız örneğini başarıyla sunduğunu öğreneceğim gaddar, insafsız adam rollerinden biriydi. Donald Sutherland bu tip karakterleri özel dikim bir kıyafet gibi üstüne geçirmekte hiçbir sıkıntı çekmiyordu, rolüyle bütünleştiğini hissediyordunuz. Sinemada seyrettiğim ilk filmi Uzay Kovboyları (Space Cowboys, 2000) olmalı. Sonraları sinema tarihinin klasiklerini toplayıp seyretmeye başladığımda birdenbire çok sık karşıma çıkan bir isim olmaya başladı. En özgün savaş filmlerinden, gişe canavarı 12 Kahraman Haydut (The Dirty Dozen, 1967), Robert Altman’ın hınzır komedisi Cephede Eğlence (MASH, 1970), Clint Eastwood’lu Çılgın Savaşçılar (Kelly’s Heroes, 1970), savaş-karşıtı filmlerin en iyi ve en yaratıcı örneklerinden Johnny Got His Gun (1971), Jane Fonda ile karşılıklı döktürdükleri neo-noir Klute (Fahişe, 1971), evlat acısını kalbimize kazıdığı Karanlığın Gölgesi (Don’t Look Now, 1973), John Schlesinger’in şaşırtıcı çalışması […]

Her Platforma Üye Olmak Zorunda Mıyız?

FİLMLER 2 ay önce

İçindekilerLisans Anlaşmaları ve Jeo-Bloklama: Kullanıcının Kafasını Karıştıran İkili Pazar sabahı, elimde kahvem, kanepede yayıldım ve dedim ki, “Bugün tam film izlemelik bir gün!” İşim gereği, neredeyse her platforma üyeyim: Netflix, Amazon Prime, Disney+, BluTV, Gain, Exxen… Neredeyse yok yok! Ama gelin görün ki, her ay tonla para bayıldığım bu platformlarda aradığım, izlemek istediğim filmi bulamıyorum! Her seferinde aynı sonuç, filmi bulduğum yer yine Stremio! Evet, Stremio’nun yasal olmadığını biliyorum. Ama bahis reklamlı korsan sitelerin kucağına düşmekten iyidir herhalde. Peki, bu kadar çok dijital platforma üye olduğumuz halde aradığımız filmi-diziyi neden bulamıyoruz? Gelin bu birinci dünya derdine biraz daha üzülelim. 2010’ların başında Netflix’in küresel başarıya ulaşmasıyla dijital içerik devrimi başladı. Netflix, kullanıcılarına geniş bir içerik yelpazesi sundu ve tek bir abonelikle sayısız film ve diziye erişim imkanı tanıdı. O zamanlar her şey güzeldi. Ancak ne olduysa, büyük içerik üreticileri ve dağıtımcıları kısa sürede bu modelin avantajlarını fark etti ve herkes kendi […]

Ronin (1998) – Öteki Sinema

FİLMLER 2 ay önce

İçindekilerKAYNAKLAR “Ronin toprağı veya efendisi olmayan köylü asker ya da samuraylara denirdi. Onlar onurlarını ya da efendilerini yitirdiklerinden ülkede durmadan dolaşır ve başka bir lord kendilerini yanma alana dek geçinmeye çalışırlardı. Bir Ronin’in yeni iş bulması da çok zordu.”Şogun Brian De Palma’nın yönettiği Görevimiz Tehlike’nin (Mission: Impossible, 1996) 450 milyon dolarlık vizyon geliriyle o yılın dünya çapında en büyük gişe başarısını elde etmesinin ardından (Tom Cruise’un sadece bu filmden o tarihte tek başına 20 milyon dolar kazandığı söylenir) benzer temaları (casusluk, karşı-casusluk ve önemli bir nesneyi/cihazı/silahı ya da bilgiyi ele geçirme) ele alan yapımların sayısı artmaya başladı, Enemy of the State (Devlet Düşmanı, 1998) ile Ronin’in (1998) bu dönemin öne çıkan filmleri olduğunu söyleyebilirim. Ronin’i kült mertebesine çıkaran birkaç temel özelliği var. Öncelikle olağanüstü bir kadrosu olduğunu söylemem lazım. Yönetmen koltuğunda gerilim (Seven Days in May, 52 Pick-Up), aksiyon (The Train), suç (Black Sunday, French Connection II) ve casusluk (The […]

0 Yorum

Yorum Yaz

Rastgele

Web sitemiz, gezinme deneyiminizi ve ilgili bilgileri sağlamak için çerezleri kullanır. Web sitemizi kullanmaya devam etmeden önce, şunları kabul etmiş olursunuz.