Beetlejuice, bundan sonra hitap edeceğim şekliyle Beterböcek, bir hayalet ve hayaletten daha fazlası. İğrenç şakalar, kaba tavırlar, sayısız kurtçuk, bolca kokuşmuşluk ve süper eğlence. Tam bir baş belası! Beetlejuice ismini arka arkaya 3 defa yazmaktan korkuyorum. Minyatür kasabasının mezarlığından fırlayacak ve ortalığa kaos yayacak diye. Gelin görün ki konumuz Beetlejuice (1988) ve de Beetlejuice Beetlejuice (2024)! Çaresiz yazdım. Hatta yazmakla kalmayıp maddelerine de ayıracağım!
“Beetlejuice tuhaflık, komedi ve korkunun mükemmel bir dengesine sahip.” Desson Howe
Beetlejuice, 30 Mart 1988’de izleyicilerle buluştuğunda kısa sürede sevildi. Bu beklenmeyen bir şeydi ama şaşırtıcı da değildi. Filmin kendine has bir cazibesi vardı bir kere, sonra Beterböcek’in de zombi karizması!? Filmin konusunu biraz hatırlayalım: Winter River tepesinde şirin beyaz bir evde yaşayan Adam (Alec Baldwin) ve Barbara (Geena Davis) Maitland çifti, tatile giderken geçirdikleri trafik kazasından sonra evlerinde hayalet olarak sıkışıp kalırlar. Aslında onlar için bu şekilde yaşamakta bir sorun yoktur, hayat -ya da ölüm- devam ediyordur. Zaten öteki dünyanın bilge kişisi Juno da onlara bir süre bu şekilde yaşamalısınız -ya da ölmelisiniz- demiştir. (Siyah nokta derdi de olmadığına göre aynalarda görünmemek o kadar da büyük bir sorun olmayacaktır.) Ta ki Deetz ailesi New York’tan yeni evlerine yani merhum çiftimizin evine taşınana kadar. Bu aile emlakçı baba Charles (Jeffrey Jones), heykeltıraş ve kavramsal sanatçı üvey anne Delia (Catherine O’Hara), gotik ucube ve amatör fotoğrafçı Lydia (Winona Ryder) ve ailenin yancısı, Dalia’nın ruhani danışmanı iç mimar Otho’dan (Glenn Shadix) oluşmaktadır. Delia ve Otho, postmodern sanatın yeni dalga eserine dönüştürmek için eve ciddi hasarlar verirken Lydia da etrafta polaroid fotoğraflar çeker ve hayaletleri görebildiğini fark eder. Bu arada Adam ve Barbara onları kendi inşa ettikleri biricik evlerinden kovmak için planlar yapmaya başlar. Bu planların içinde insan kovucu, tam zamanlı hayalet, yarı zamanlı stand-up’çı, tehlikeli derecede dengesiz bir birey, sağlam bir B planı seçeneği Beterböcek vardır. İşler bir noktadan sonra uğursuz ve karmaşık bir hal alır.
Beterböcek’i en son gördüğümüzde öbür dünyanın bekleme odasında sıradaydı. Elindeki sıra numarasında 9,998,383,750,000 yazıyordu. Bir cadı doktordan 4. sıradaki biletini çaldığı için Voodoo büyüsüyle kafası küçülmüştü. İşte şimdi sıra ona geldi…
“Bu 26 veya 27 yıl sonra gerçek bir devam filmi olacak. Harika olan şey, Beetlejuice için zamanın öbür dünyada hiçbir şey ifade etmemesi ancak dışarıdaki dünyanın farklı bir hikayesinin olması.” Seth Grahame-Smith
Senarist Seth Grahame-Smith’in bu ifadesinden biraz daha sonra, ilk filmden yaklaşık 36 yıl sonra, Beetlejuice geri dönüyor, Beetlejuice Beetlejuice devam filmi ile. (Arka arkaya 3 defa mı? Yine mi!) Aslında bir devam filmi her zaman akılları meşgul etmişti. 90’ların başında Tim Burton, yazar Jonathan Gems’i The Beetlejuice Goes Hawaiian adını verdiği devam filmi fikrinin senaryosunu yazması için tutmuştu. Sörf dalgaları ve Alman Ekspresyonizminin uyumsuzluğunun müthiş komik olacağını düşünmüştü. Fakat bir süre sonra projeye olan ilgisini kaybetti ve 1989’da Batman Returns’ü (1992) yönetmeye devam etti. Önerilen devam filminde, Deetz ailesi bu sefer de bir tatil yeri geliştirmek için Hawaii’ye taşınır. İnşaat başlar fakat otelin eski bir mezarlık alanının üzerinde konumlandırılacağı keşfedilir. Ve Beetlejuice günü kurtarmak için geri gelir. 1996’da Warner Bros bu senaryoyu yeniden yazması için Kevin Smith’e başvurdu ancak senarist bu teklifi şık bir biçimde reddetti ve film bir türlü hayata geçirilemedi. Bu sırada Beterböcek sırasını beklemeye devam etti.
“İlk Beetlejuice’da söylememiz gereken her şeyi söylemedik mi? Tropikal olmalı mıyız?” Kevin Smith
Solmuş çiçekli gömlekli, yırtık pırtık hasır şapkalı, zombi kokteyli içen bir Beterböcek tatlı olabilirdi ama O geri dönmek için günümüzü seçti. 2011’de Warner Bros, Beetlejuice devam filminin senaryosunu oluşturması için Seth Grahame-Smith’i işe aldı. Tim Burton bu fikre sıcak bakmakla birlikte bir şart koştu: “Michael Keaton varsa ben de varım.” 2013’te Winona Ryder Daily Beast’e verdiği bir demeçte Beetlejuice 2’nin olasılığından bahsetmişti: “Lydia’yı çok seviyorum, o her zaman benim bir parçamdı. 27 yıl sonra ne yaptığıyla gerçekten ilgilenirdim.” Ve ekledi: “Tim Burton ve Michael Keaton varsa ben de varım.” Şimdi bütün gözler Michael Keaton’ın üstündeydi ama onun cevabı zaten belliydi. 2016’da The İndependent’a bir devam filmi olup olmayacağını bilmese de Beterböcek’i oynamaya hazır olacağını söyledi.
“Bu, denemek ve tekrar yapmak istediğim, bundan gerçekten keyif aldığım tek film.” Michael Keaton
36 yıl sonra devam filmi nihayet gerçekleşiyor. Hatta Beterböcek’in sıra numarasının ışığının yanmasına çok az kaldı. Ayrıntılar gizli tutulsa da yeni filmle ilgili elimizde birkaç bilgi var. Michael Keaton, Winona Ryder ve Catherine O’Hara rollerine geri dönüyorlar. Jenna Ortega, Lydia Deetz’in kızı Astrid’i canlandırıyor. Monica Bellucci, Beterböcek’in karısı Delores’i canlandırıyor. Willem Dafoe de hayalet dedektif Wolf Jackson rolüyle karşımıza çıkıyor. Daha önce Tim Burton ile Edward Scissorhands ve Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street’te birlikte çalışan Colleen Atwood filmin kostüm tasarımcısı. (Kostüm demişken Beterböcek’in siyah beyaz çizgili kostümü tam bir efsane ve bunu da Aggie Gerard Rodgers tasarlamıştı.) Senaryo Seth Grahame-Smith, Wednesday’i de kaleme alan Alfred Gough ve Miles Millar tarafından yazıldı. Müzikler yine emin ellerde yani Danny Elfman’da. Filmin yapımcılığını ise Brad Pitt’in Plan B şirketi üstlendi. Bu arada Geena Davis ve Alec Baldwin filme dahil olmadılar çünkü hayaletler asla yaşlanmazlar.
Şimdi ilk filmin ilginç gerçeklerine ve önemsiz detaylarına madde madde bakalım ve biraz eğlenelim. Bu listeyi bir “ikinci filmde ekrana ölü gibi bakmama kılavuzu” ya da “ölüler dünyasında uyanık kalmak için faideli bilgiler rehberi” olarak da görebiliriz. O zaman gösteri zamanı!
1- Tim Burton ilk uzun metrajlı filmi Pee Wee Herman’s Big Adventure (1985) ile başarılı bir çıkış yapmıştı ve Batman üzerinde çalışmaya başlamıştı. Ama Warner Bros işleri ağırdan alıyordu. Tim Burton’ın bu boşluğu doldurmak için bir projeye ihtiyacı vardı. Ve boşluk hileci bir poltergeist ile doldu.
2- Boşlukta olduğu sırada Tim Burton’a ilgisini zerre çekmeyen senaryolar geldi. Neyse ki aralarında Michael McDowell’ın hikayesi de vardı. Aslında ikisi daha önce birlikte çalışmıştı. Senarist, Alfred Hitchcock Presents’ın Tim Burton’ın yönettiği The Jar isimli bölümünü yazmıştı. Tim Burton tabii ki onun senaryosunu seçti.
3- Orijinal senaryoda filmin adı Betelgeuse’tu ve izlediğimiz Beetlejuice’tan farklıydı. Burada Beterböcek Orta Doğulu bir iblis ejderhaydı. Kesinlikle daha az komik ve daha çok korkutucu bir karakterdi. Filmin hikayesini Michael McDowell ve Larry Wilson yazdılar. Michael McDowell ve Warren Scaaren hikayeyi senaryolaştırlar. Michael McDowell senaryonun çıkış noktasının kendisine rahatsızlık veren komşuları olduğunu söylemişti. Belki bir dahaki sefere gece evde topuklularla koşan komşularımıza kızmak yerine senaryo yazabiliriz.
4- Bu arada Betelgeuse isminde Orion takımyıldızında süper dev kırmızı bir yıldız da var!
5- Michael McDowell senaryosuna Beetlejuice adını verdi ve Tim Burton bu başlığı beğendi ama Warner Bros House Ghosts ismini önermişti. Bunun üzerine Tim Burton, alaycı bir şekilde “Oldu olacak Scared Sheetless yapalım!” cevabını verdi. Stüdyo bu öneriye sıcak baktı, Tim Burton dehşete kapıldı.
6- Tim Burton bu senaryoyu seçmişti çünkü o zamanlar stüdyolar ondan geleneksel filmler yapmasını istiyordu. Kötü komediler gibi. Oysaki Beetlejuice farklıydı. “Gerçek bir hikayesi yoktu, hiçbir anlam ifade etmiyordu, daha çok bir bilinç akışı gibiydi. Hayatta sadece komik, sadece dramatik veya sadece korkutucu olan hiçbir şey yoktur. Hepsi birbirinin içindedir.” Tim Burton senaryoyu bu yüzden seçmişti.
7- Larry Wilson senaryonun son halini Universal Studios’a götürdüğünde bir yönetici ona bu işin çok tuhaf olduğunu ve işin içinde olan herkesi rezil edeceğini söyledi. Neyse ki The Geffen Company teklifi kabul etti. Bazıları ürkütücü ve gerçek üstü atmosferleri desteklerler.
8- Peki, Beterböcek’i kim oynayacaktı? Tim Burton’ın aklında Sammy Davis Jr. ve Dudley Moore gibi isimler vardı. Fakat ona Michael Keaton ismi sunuldu. Yönetmen bu isme sıcak bakmakla kalmadı, onu daha sonra Batman yapmak için bile savaştı. Her ikisi de tekinsiz kuşların volta attığı gotik toprakların lordları oldular. The end!
9- Michael Keaton ilk başta rolünü anlamadı. İkinci toplantı da işe yaramadı. Üçüncü ve son toplantıda Tim Burton onu ikna etmeyi başardı. Ona sadece şöyle bir bilgi verilmişti çünkü: Her zaman diliminde yaşamış ama bir zaman dilimi olmamış bir karakter. Michael Keaton bunu çılgın ötesi tiplemesini yaratmakta ve manyak performansını sergilemekte kullandı. Bu ona çekimlerde çok fazla doğaçlama yapmak için de ilham verdi.
10- Beterböcek filmin öne çıkan karakteri olmasına rağmen filmde aslında toplamda 14 dakikadan biraz fazla bir süre görünüyor. Ama hepimize onu ekranda daha sık görmüşüz gibi geliyor. Bu durumun sendromlar dünyasında kesin bir adı var!
11- Lydia Deetz’in rolü için de listede birçok popüler genç kadın oyuncu vardı: Sarah Jessica Parker, Diane Lane, Juliette Lewis, Jennifer Connelly… Sonuçta, rolü kapan “garip ve sıra dışı” Winona Ryder oldu.
12- Larry Wilson, Lydia Deetz karakterini oluştururken 80’lerin ikonik grubu The Cure’dan etkilendi. Bir keresinde onları Rose Bowl Stadyumu’nda izlemişti ve oraya gelen fanları gözlemlemişti. Hepsi siyahlar içinde yaklaşık 50.000 kişi. İşte tüm hayatı karanlık bir oda olan Lydia Deetz de bu karanlık enerjiyi taşımalıydı.
13- Winona Ryder bir keresinde Marie Claire’e verdiği bir röportajda, okulda zorbalığa uğradığını ve bu filmde oynamanın bunu değiştireceğini umduğunu söylemişti. Fakat işler pek de iyiye gitmedi. Winona Ryder’ın hayatı daha da zorlaştı. Artık yeni bir lakabı vardı: Cadı!
14- Lydia Deetz’in annesi Delia’yı ilk başta “Morticia Addams” Anjelica Huston oynayacaktı. Ancak hastalanınca rolü Catherine O’Hara aldı. Nevrotik heykeltraş, kalipso karides dansının en kıvrağı, kübik şekillerin ve ucubik heykellerin anası karakteri ona çok yakıştı.
15- Tim Burton Hollywood’un altın çağının yıldızı Sylvia Sidney’e Netherworld vaka çalışanı Juno’yu oynaması için neredeyse yalvardı. Bu aralarındaki özel bağın da ilk adımı oldu. Sylvia Sidney daha sonra Mars Attacks! (1996) filminde de Tim Burton’la beraber çalıştı. Bu arada Beterböcek bir zamanlar Juno’nun asistanıydı. Sonra Juno’dan ayrılıp, kendi deyimiyle serbest bio-exorcist olmuştu.
16- Tim Burton filmde kullandığı özel efektler hakkında, “Onları ucuz ve bilerek sahte görünümlü yapmak istedim” diyerek filmin gençliğinin B filmleri gibi görünmesini istediğini belirtti. Herkesin Alman gerçekçiliğine ilgi duyduğu yıllarda onun dostu abartılı karakterler, canavarlar ve ucubelerdi. Bu arada kum kurtları ilk başta kuklaydı fakat fazla basit göründüğü için daha sonra stop motion olarak çekildi.
17- O zamanlar bir Google olmadığı için mekan seçiminde “Vermont’taki küçük sevimli kasabalar” diye bir arama yapılamamıştı. Bunun için gerçekten Vermont’a gidip, arabayla amaçsızca dolaşmak gerekiyordu. Ekip de aynen böyle yaptı ve yol üstünde birkaç benzinciye ve kitapçıya da uğradı. Gözlerine Doğu Corinth kasabasının kartpostalı çarpınca aradıklarını buldukları hemen anladılar. Filmin tüm iç mekanları ise Los Angeles’taki bir stüdyoda çekildi.
18- Beterböcek’in hapsedildiği model kasabasındaki yanar döner genelev de yine bir karttan ilham alınarak oluşturuldu. Ama bu seferki 19. yüzyıl Fransız stereograf kartıydı. Senarist Michael McDowell o sırada ölümle ilgili bir sürü şey toplamıştı. Ne kadar da harika bir hobi!
19- Handbook for the Recently Deceased yani Yakın Zamanda Ölenler İçin El Kitabı, film için yazılmış hayali bir kitap. (Daha fazla hayali kitap için buraya bakınız: otekisinema.com/filmlerdeki-sahte-kitaplar) Öbür dünyaya yeni başlayanlar için bir rehber kitap niteliğinde. Aslında tüm el kitapları gibi kafa karıştırıcı ve mutlaka çok önemli olduğu halde minicik yazılmış bir kısmı var.
“Canlı insanlar garip ve sıra dışı olanı görmezden gelir.” Handbook for the Recently Deceased
20- Filmin müziklerini Danny Elfman yapmıştı ancak işin içine biraz dans ve eğlence katmak için Harry Belafonte hitlerine yer verildi: Day-O ve Jump in the Line (Shake, Senora). Aslında Day-O sahnesi az daha filmden çıkarılıyordu. Tim Burton bu sahneden pek emin değildi. İzleyiciler bundan hoşlanmayabilirdi. Oysaki izleyiciler en çok bu sahneden hoşlandı.
21- Day-O şarkısı, 2010 yılında vefat eden aktör Glenn Shadix’in (filmde Otho’yu oynayan) anma töreninde çalınan son şarkıydı.
22- Düğün sahnesinde Lydia Deetz parlak kırmızı bir gelinlik giyiyordu. Eski bir tekerlemede şöyle der: Married in red, better off dead! Bu elbise kostüm tasarımcısı tarafından Winona Ryder için özellikle kırmızı renkte yapılmıştı. Ayrıca filmin kapanış jeneriğindeki okul kıyafeti de o sırada 16 yaşında olan Winona Ryder’ın fikriydi. (Okul eteğini başka bir eteğin üstüne giyiyor ve bu inanılmaz iyi duruyor!)
23- Beetlejuice, 15 milyon dolarlık bir bütçeyle yapıldı, yurt içinde 73,7 milyon dolar kazandı. Bu onu 1988’in 10. en yüksek hasılat yapan filmi yaptı. Bir de 1989 Akademi Ödülleri’nde En İyi Makyaj ödülünü kazandı.
24- Belki de 90’ların çocukları için Beetlejuice bir çizgi filmdi. Çünkü filmin bir de 1989-1991 yılları arasında TV’de yayınlanan ve 4 sezon süren animasyon serisi var. (Düzenli izleyicisi olmaktan mutlu ve kurtlu olduğum.) Burada Beterböcek daha şirin bir karakter ve Lydia ile arkadaşlar. Birlikte Neitherworld’de vahşi maceralara çıkıyorlar. Lydia’nın iskelet vücut geliştirmeci ve musluk dansı yapan bir örümcek gibi garip arkadaşlar da var. Tim Burton bu şovda yapımcıydı.
25- Müzikal olan bir Beetlejuice da var: Beetlejuice The Musical. The Musical. The Musical. Burada Beterböcek’i Alex Brightman canlandırıyor. Besteci Eddie Perfect, oyun yazarları ise Anthony King ve Scott Brown. Oyun ekibi en son 2022’de Amerika turnesine çıktı.
Tim Burton, Beterböcek’in bekleme odasında başının küçüldüğü son sahnesini ve sözlerini filme post prodüksiyonda eklemişti. Belki de bu, devam filmi için bir adımdı. İkinci filmin Mart’ta yayınlanan fragmanında onu, normal boyutlarda bir kafayla, yeniden görüyoruz. Artık onun küçük kafası için endişelenmemize gerek yok. Kafasından neler döndüğü mü? Evet, bu konuda hala endişelenebiliriz!
Beetlejuice Beetlejuice, 6 Eylül 2024’te vizyona girecek. Filmin Warner Bros tarafından yayınlanan özeti şöyle:
“Beetlejuice geri döndü!
Beklenmedik bir aile trajedisinden sonra, Deetz ailesinin üç nesli Winter River’a döner. Hala Beetlejuice tarafından lanetlenmiş olan Lydia’nın hayatı; asi genç kızı Astrid, çatı katındaki kasabanın gizemli modelini keşfettiğinde ve öbür dünya portalı yanlışlıkla açıldığında alt üst olur. Her iki alemde de bir sorun çıkarken birinin Beetlejuice’un adını üç kez söylemesi ve yaramaz iblisin kendi kargaşasını serbest bırakmak için geri dönmesi an meselesi.”
Bizler de yeni bir tuhaf, komik ve korkunç maceraya hazır olalım. Ve filmi önden birazcık görmüş olan Michael Keaton’un şu sözlerine kulak verelim: “İlk film görsel olarak çok eğlenceli ve heyecan vericiydi, hepsi bu kadar. Ama bu film gerçekten güzel ve ilginç bir şekilde duygusal. Buna hazır değildim. Bu harika!”
Öteki Sinema için yazan: Semra Doll
Post Views: 1
0 Yorum