Moonglow Bay inceleme – Mavi Kol

Balık tutma temelli mini oyunları aslında belli türlerin birçok oyununda var. Bu tip mini oyunları isterseniz sevin, isterseniz nefret edin, rahat bir deneyimin temelini oluşturdukları inkar edilemez. Bugün incelemesini yapacağım Moonglow Bay ise bu kanca ve olta mekaniğini tam bir oyuna dönüştürmeyi hedefliyor. Bu balıkçılık simülasyonu, 2021 senesinde Steam ve Xbox üzerinde biraz olumsuz eleştirilerle piyasaya sürülmüştü. Şimdi ise oyun, PlayStation ve Nintendo Switch üzerindeki hayatına başladı ama hatalar ve bazı sinir bozucu oynanışla oldukça fırtınalı bir yolculuk karşınıza çıkıyor. 2021 yılından beri oyunda pek de bir şey değişmemiş sanki. Moonglow Bay, eşinizin üç yıl önce kaybolduktan sonra günümüzde öldüğünün ilan edilmesiyle başlıyor. Yetişkin kızınız River, size bakmak ve yardım etmek için yanınıza taşınıyor ve sevimli köpeğiniz Waffles’ı da yanınıza alıp, kendisini gezdiriyorsunuz. Sizin için bırakılan bir hediyeyi açıyorsunuz ve bir balık tutma günlüğü ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Böylece karakterinizin iyileşme ve balık tutma yolculuğu başlıyor. Yaşlı bir yetişkin ve […]

Moonglow Bay inceleme – Mavi Kol

Balık tutma temelli mini oyunları aslında belli türlerin birçok oyununda var. Bu tip mini oyunları isterseniz sevin, isterseniz nefret edin, rahat bir deneyimin temelini oluşturdukları inkar edilemez. Bugün incelemesini yapacağım Moonglow Bay ise bu kanca ve olta mekaniğini tam bir oyuna dönüştürmeyi hedefliyor. Bu balıkçılık simülasyonu, 2021 senesinde Steam ve Xbox üzerinde biraz olumsuz eleştirilerle piyasaya sürülmüştü. Şimdi ise oyun, PlayStation ve Nintendo Switch üzerindeki hayatına başladı ama hatalar ve bazı sinir bozucu oynanışla oldukça fırtınalı bir yolculuk karşınıza çıkıyor. 2021 yılından beri oyunda pek de bir şey değişmemiş sanki.

Moonglow Bay, eşinizin üç yıl önce kaybolduktan sonra günümüzde öldüğünün ilan edilmesiyle başlıyor. Yetişkin kızınız River, size bakmak ve yardım etmek için yanınıza taşınıyor ve sevimli köpeğiniz Waffles’ı da yanınıza alıp, kendisini gezdiriyorsunuz. Sizin için bırakılan bir hediyeyi açıyorsunuz ve bir balık tutma günlüğü ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Böylece karakterinizin iyileşme ve balık tutma yolculuğu başlıyor. Yaşlı bir yetişkin ve hatta bir ebeveyn olarak oyunu oynamak açıkçası bana çok taze bir deneyim gibi geldi ama oyunda sağlıklı bir hikaye çizgisi hedefleniyor olsa da olay örgüsü umduğum bir duygusal çekime sahip değil.

Moonglow Bay, bölümlere ayrılmış, her biri bir bölüm sonu canavarı karşılaşması ile bitiyor. Evet, böyle bir oyunda belki de bölüm sonu canavarı savaşı beklemiyordunuz ama imcelememi okumaya devam edin, daha mevzular bitmedi… Siz, partnerinizi ararken ve sudaki sırları ortaya çıkarırken yaşanıyor tüm bunlar. Bu arada, 151 farklı balık türünün hepsini yakalamaya ve Pokédex benzeri bir balıkçılık albümünüzü doldurmaya çalışıyorsunuz. Bir ağ, oltalar, yemler ve denizlere açılmak için bir tekne alıyorsunuz. Başlangıçta balık tutmak biraz zor olabilir ama yaşatılan deneyim adım adım kolaylaşıyor. Ayrıca oyun, benzer diğer oyunlara kıyasla bir tık daha kolay duruyor.

Mesela, balık tutarken karşınıza çıkan zamanlama temelli mini oyun, Animal Crossing serisindeki kadar önemli değil ve balıklar da Stardew Valley oyunundaki kadar kaygan değil. Karmaşık bir strateji sunulmuyor; oyunculara birçok farklı araç veriliyor ama ne yazık ki bunlar biraz keyfi görünüyor, pek bir anlam taşımıyorlar Balık tutma menüsü de çok kullanıcı dostu değil. Ayrıca, oyunda belirli noktaları vurmak için işaretleri takip ettiğiniz bir pişirme mini oyunu da var ki bu ritme girdiğinizde nispeten kolay. Evinizin dışındaki otomatta balık satabilirsiniz ama bir yan görev, belirli öğeleri talep ederse tabii ki daha fazla para kazanırsınız. Bu tip oyunlarda klasik bir sistem.

Envanterinizin sınırsız olması iyi bir şey ama Moonglow Bay içerisinde envanterdeki ögeleri sıralayamıyor olmamız hayal kırıklığı yaratıyor. Bir diğer önemli hedef, ortağınız kaybolduğunda balıkçılık ticareti çöktükten sonra bocalayan yaşadığımız yeri restore etmek. Bunu, kasaba binalarını yükseltmek için bağışlar ve ne yazık ki çeşitlilikleri kuru kişiliklerini telafi edemeyen karakterlerden gelen talepler yoluyla yapacaksınız. Ödüller her zaman paraya değmiyor; sık sık giremediğiniz binaları restore ediyorsunuz. Bu da pek tatmin edici his bırakmıyor.

Moonglow Bay içerisinde sunulan deneyim boyunca, kısa aralıklarla oynadıysanız fark etmeyebileceğiniz büyük bir ilerleme duygusu yok ki bu benim için oyunu öldüren noktalardan en önemlisi oldu. Yine de sürekli tekrar eden içeriklere bir miktar zaman harcamak eğlenceli hissettirdi benim için. Aynı görevleri tekrar tekrar yapmaktan rahatsız olmuyorsanız, sizin de hoşunuza gidebilir ama sadece oyunda ilerlemeye, akmaya devam etmeyi tercih eden oyuncular bunu biraz sıkıcı bulabilir. Hatta oyundan çok kısa bir süre içerisinde nefret etmeye başlayabilirsiniz.

Daha önce bahsetmiş olduğum bölüm sonu canavarı savaşı anlarına geldi şimdi sıra. Dilerseniz şimdi onlara dalalım: Oyundaki bu olaylar, bu terimle ilişkilendirebileceğiniz yoğun savaşlarla dolu değiller; çoğunlukla oltanızı büyük bir balığı yakalamak veya ona yardım etmek için bir şeyleri yakalamak veya hareket ettirmek için kullanıyorsunuz. Hiçbir şeyi bozmadan bir uyarı vereyim: İkinci bölüm sonu canavarı, sakin suları, bir gelgit dalgasına dönüştürdü. Bu noktada oyun kendisini pek açıklamıyor, hedefleme kesin değil ve sürünen bir teknede hız yapmanız gerekiyor…

Moonglow Bay içerisindeki o bölüm sonu canavarını yendiğimde, ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Bir hata mı vardı, yoksa ben mi korkunç derecede kötü bir şekilde bu oyunu oynadım, gerçekten bilmiyorum. Bu da beni seçmem gereken başka bir elemente getiriyor: Oyun ne yazık ki çok fazla hatalı. Yola veya ağa nişan almak kıpır kıpır bir hale sokuyor oyunu ve hatalı olabiliyor; görevler sıra dışı, bazı ara sahneler iki kez oynatılıyor, onlarla konuşmaya çalıştığımızda karakterler yolun dışına itiliyor ve duvarlar/kayalar/tepeler/uçurumlar görüşümüzü engelliyor.

Moonglow Bay

Moonglow Bay oyununun neden güvenli bir alana ışınlanma seçeneğine sahip olduğunu anlayabilmek çok kolay; hafif bir yükseltiye sahip her yerde sıkışıp, kalmak inanılmaz kolay. Sahilden, patikaya doğru yürürken veya merdivenlerden yukarı bile çıkarken oyunun geometrisi içerisinde takılmak mümkün. Bazı hataları düzeltmek için güncellemeler yapıldı ama hataların birçoğu hala devam ediyor ve deneyimi kökten etkiliyor.

Moonglow Bay, erişilebilirlik seçenekleriyle nispeten gelişmiş olsa da hatalar yüzünden, diğer platformlarda iki yıldan uzun süredir piyasada olan bir oyunu tavsiye etmek çok zor. Genelde bir güncelleme için bekleyin gibi bir şey söyleyebilirdim ama oyunun kendisi gibi geliştirme de yavaş göründüğü için bir süre bekleyebilirsiniz. Yani, bu hataların düzeltilmesi için iki yıl vardı ve düzeltilmediler. Bir diğer yandan da bunun gibi rahat oyunlarda, sanat tarzı genellikle belirleyici bir faktör olabilir. Oyunun voksel tasarımı ne yazık ki benim ilgimi çekmedi.

Öte yandan, iki boyutlu ve resimli günlük, benzersiz balık tasarımları için kalın çizgiler ve blok renklerle çok güzel duruyor. Benzer bir tarzın oyunun geri kalanına da uygulanmış olmasını isterdim. Lena Raine (Minecraft ve Celeste) tarafından bestelendiği düşünüldüğünde mantıklı olarak müzikler oldukça şahane. Ev topraklarında, sakin mavi okyanusları çağrıştıran tempolarda akustik parçalar var. Yeni topraklarda ise synth veya piyanonun sessiz ama ilginç sesleriyle karşılaşıyorsunuz ve bu, tam bir orkestral dramaya dönüşen savaş müzikleri ile final veriyor.

Bazen parçaların yanlış zamanda çalınması veya birbirinin üzerine katmanlanması utanç verici ve Moonglow Bay oyununu sevmek çok zor. Çok eğlenceli ve rahat bir oyunun kemiklerine sahip: Koleksiyonlar, iç açıcı bir hikaye, balık tutma filan güzel ama hatalar, yavan karakterler ve gereksiz yere sinir bozucu savaşlar arasında oyun zayıf kalıyor. Balıkları toplamaktan ve bir süreliğine kasabayı restore etmekten keyif aldım ama eğlenceli görevler bile diğer birçok oyunun zorlayıcı çekiciliğine sahip değildi. Rahat maceralarınızda balık tutmayı gerçekten seviyorsanız, bu oyuna şans verebilirsiniz ama sadece rahat bir oyun arıyorsanız, denizde daha çok balık var.

Olumlu

Rahatlatıcı ve basit yapısı güzel.

Sesler ve müzikler şahane.

Kendisini tekrar eden yapısı eğlenceli olabiliyor.

Olumsuz

Sayısız fazla hata var.

Hikaye ve karakterler çok tatsız.

Kendisini tekrar eden yapısı can sıkıcı olabiliyor.

Benzer Yazılar

Victoria 3: Spheres of Influence inceleme

OYUNLAR 2 ay önce

Victoria 3 gibi karmaşık bir simülasyonda neler olup bittiğine dair en ufak bir ipucunu takip etmeyi başardığınızda, kaçamayacağınız bir dünya haline geliyor kendisi. Dahası, Sphere of Influence isimli ek paketin yeni eklentileri, bu video oyununa atlayıp ülkenizi zafere taşımak ya da iflasa sürüklemek için mükemmel bir zaman olarak sunuluyor. Bu oyunu ilk oynadığımda, ekonomik ve politik sistemlerinin ne kadar derin olduğunu kavrayamamıştım ve bu simülatörün ne kadar karmaşık olduğunu fark etmiştim. İşte bu ek paket, oyunu daha da derinleştiriyor. Sizi tarihsel olarak doğru bir senaryoya götüren basit bir simülatör değil Victoria 3. Aslında tam tersi. Herhangi bir ülkeyi seçip hayali senaryolara sokabilir ve tarihin akışını değiştirebilirsiniz. Bu video oyununun her özelliğinin incelikleri harika olsa da Sphere of Influence çok daha fazlasını ekliyor. Bunun da ötesinde, harika olsa da yine de oyuna başlama sürecini yeni oyuncular çok kolaylaştırmıyor. Eğer bu oyunu ilk kez oynuyorsanız, hikayeyi oluşturan kişinin siz olduğunuzu bilmelisiniz. Zafere […]

First Dwarf ön inceleme – Mavi Kol

OYUNLAR 2 ay önce

Cücelerin harika birer mühendis olup, başka bir şey olamadığı klişesi şimdi de First Dwarf isimli bir Erken Erişim oyunu ile karşımıza çıktı. Aslında gayet güzel müzikler ve çizgi film tarzı, ilgi çekici bir sinematik ile başlayan bu video oyununda önce Viking temasını görüyoruz, sonra cüceleri görüyoruz, sonra karşımıza robotlar çıkıyor ve işin içine bir de küçük ejderhalar giriyor… Tüm bunlar olurken de uçan bir gemidesiniz tabii ki. Gemimiz uçan bir adaya düşüyor ve burada da bizim hayatta kalma maceramız başlıyor. Bu arada, ejderha da İngilizce konuşuyor. First Dwarf; materyal toplama, eşya üretme, keşif yapma, hayatta kalma ve savaşma elementlerine odaklanıyor. Oyunda yapmanız gereken ilk şey etraftan biraz materyal toplamak ve kendinize bir üs kurmak. Bu arada, oyundaki binalar elektrik yerine mana kullanıyor. Bu yüzden üssünüzü yaparken, mana kaynağı olan bir yere gitmeniz en akıllıca olanı. Oyunda bunun gibi birkaç ufak tefek detay mevcut. Oyundaki ilk anlarımız odun kesmek, taş çıkartmak, […]

Sons of the Forest inceleme

OYUNLAR 2 ay önce

Sons of the Forest içerisinde ilk kez birini gerçekten öldürdüğünüz zamanı unutmak oldukça güç. Benim için bu an, hasar almış ama her zaman güvenilir kalmayı başaran takım arkadaşım Kelvin ile uzak adaya ilk iniş yaptığımızda ya da yamyam yerlilerle sadece bir mızrak ile karşı karşıya geldiğimde yaşanmadı aslında. Belki de bu ada, sözde canavarların yerine geçerek, insanlığı uçuruma itmenin ne kadar istekli olduğunu görmek için bir test. Belki de gerçekten “ormanın oğullarıyız”, kim bilir? Tüm bunları sesli düşünürken Kelvin tabii ki beni pek dinlemedi. Kelvin, boş boş başını salladı ve daha fazla odun toplamaya devam etti ama anlattığım bu şey, girdikten neredeyse tam bir yıl sonra erken erişimden çıkan oyunun yalnızca bir bileşeni. Diğer tarafta ise kurgu ve hikaye var. PuffCorp şirketinin CEO pozisyonunda yer alan Edward Puffton olarak, karımız Barbara ve kızımız Virginia kaybolduktan sonra onları bulmak için Site 2 olarak adlandırılan gizemli bir adaya gidiyoruz. Çok geçmeden helikopteriniz […]

0 Yorum

Yorum Yaz

Rastgele

Web sitemiz, gezinme deneyiminizi ve ilgili bilgileri sağlamak için çerezleri kullanır. Web sitemizi kullanmaya devam etmeden önce, şunları kabul etmiş olursunuz.