Münih Türk Film Günleri 35. Kez İzleyicisi ile Buluşmaya Hazırlanıyor

Almanya’nın Münih kentinde bu yıl 17-21 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek Münih Türk Film Günleri, 17 Nisan’da çok özel etkinliklerle 35. kez açılıyor ve eşsiz bir sinema keyfine izleyicilerini davet ediyor. Birbirinden değerli Türk filmleri ve bu filmlerin üretiminde yer alan senarist, oyuncu, yönetmen gibi sektör çalışanlarını sinemaseverler ile buluşturan festival, Münih’in sanat hayatına renk ve çeşitlilik katarken, aynı zamanda çok kültürlü bir toplum için de sürdürülebilir zemin yaratıyor. Filmin evrensel dili, festival aracılığı ile kültürlerarası bir köprü kurarken, festival ekibi de Türk sinemasının kültür elçiliğini yapıyor. 35 yıldır süren bu gelenek, her yıl yeni bir renge ve ahenge bürünüyor. Her yeni festivalde, bir önceki yılın festivalini aşarak, tam 35 yıl boyunca yükselerek yola devam eden Münih Türk Film Günleri (Türkische Filmtage München), büyüyen, yenilenen, genç, dinamik ve gönüllü bir ekip tarafından düzenleniyor. Ekip yalnızca festival dönemi değil yıl boyu farklı takvimlerde düzenledikleri film gösterimleri ve söyleşilerle sanatseverlere zengin bir içerik […]

Münih Türk Film Günleri 35. Kez İzleyicisi ile Buluşmaya Hazırlanıyor

Almanya’nın Münih kentinde bu yıl 17-21 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek Münih Türk Film Günleri, 17 Nisan’da çok özel etkinliklerle 35. kez açılıyor ve eşsiz bir sinema keyfine izleyicilerini davet ediyor. Birbirinden değerli Türk filmleri ve bu filmlerin üretiminde yer alan senarist, oyuncu, yönetmen gibi sektör çalışanlarını sinemaseverler ile buluşturan festival, Münih’in sanat hayatına renk ve çeşitlilik katarken, aynı zamanda çok kültürlü bir toplum için de sürdürülebilir zemin yaratıyor. Filmin evrensel dili, festival aracılığı ile kültürlerarası bir köprü kurarken, festival ekibi de Türk sinemasının kültür elçiliğini yapıyor.

35 yıldır süren bu gelenek, her yıl yeni bir renge ve ahenge bürünüyor. Her yeni festivalde, bir önceki yılın festivalini aşarak, tam 35 yıl boyunca yükselerek yola devam eden Münih Türk Film Günleri (Türkische Filmtage München), büyüyen, yenilenen, genç, dinamik ve gönüllü bir ekip tarafından düzenleniyor. Ekip yalnızca festival dönemi değil yıl boyu farklı takvimlerde düzenledikleri film gösterimleri ve söyleşilerle sanatseverlere zengin bir içerik sunup, Münih’te bir Türk film kültürü yaratılmasına hizmet ediyor.

Bu yıl Münih Türk Film Günleri’nin seçkisinde, Türkiye’den katılan dokuz uzun metrajlı film, sekiz belgesel ve on kısa filmden oluşan bağımsız sanat filmleri seçkisi bulunuyor. Özenle hazırlanmış olan seçkideki her bir film, farklı tematik odakları ve sinemasal dili ile zengin ve derin bir bütünlükle Türkiye panoramasını çiziyor. Filmler Goetheplast ve Sendling’teki Gasteig HP8 olmak üzere iki ayrı mekanda gösterime sunuluyor.

Bu yıl kadın bakışını ön plana alan festival, senaryosunu Başar Sabuncu’nun, yönetmenliğini ise Kartal Tibet’in üstlenmiş olduğu 1983 yapımı Şalvar Davası isimli film ile açılıyor. Bu seçim, festivalin bakış açısını yansıtması anlamında oldukça anlamlı elbette. Tüm cinsel kimliklerin toplumda eşit haklara ve eşit fırsat eşitliğine sahip olduğu bir düzen üzerine düşünülmesi, tartışılması toplumsal cinsiyet eşitliğini hakkında toplumsal bilinç ve farkındalık yaratılması anlamında festival önemli bir görev üstleniyor. Restore edilmiş olarak gösterilecek olan Şalvar Davası filminin Elif’i Müjde Ar ise bu yıl festivalin kıymetli konuklarından biri. Sanatta 50. yılını kutlayan Türk sinemasının simge ismi Müjde Ar’a, Münih Türk Film Günleri’nde Yaşam Boyu Başarı ve Onur ödülü verilecek.

Festivalde kadın sorunsalı ile birlikte, kolektif bellek, toplumsal travma, toplumsal sıkışmışlık, ölüm, gelecek korkusu gibi farklı konular da farklı yönetmenlerin bakış açıları ile kendisine yer buluyor. Sarı Sıcak (2017), Çatlak (2020) filmlerinden sonra Cam Perde (2023) ile izleyicisi ile buluşan Fikret Reyhan, anlatısının merkezine aldığı Nesrin ile bir kadının toplumsal sıkışmışlığını anlatıyor. Türk Film Günleri’nde Cam Perde filmi Fikret Reyhan’ın katılımıyla izlenecek. Bir diğer kadın hikayesi ise senaristliğini Feride Çiçekoğlu ve Melisa Önel’in yaptıkları, Melisa Önel’in yönetmenlik koltuğuna oturduğu Aniden (2022) izleyici ile buluşacak. Film, Reyhan’ın koku alamadığını fark etmesi üzerine geçmişinin peşine düşme hikayesini anlatıyor.

Ayşe Polat’ın yönetmenliğini ve senaristliği yaptığı bol ödüllü filmi Kör Noktada (2023) ise festivalin merakla beklenen ve dikkat çeken gösterim filmlerinden biri. Polat, çok katmanlı bir hikaye ile hafıza kavramı üzerinden toplumsal travmaları tartışmaya açıyor. Film, konuk oyuncu Katja Bürkle ile izlenebilecek.

Türkiye prömiyerini 41. İstanbul Film Festivali’nde gerçekleştiren Ziya Demirel’in ilk uzun metrajlı filmi Ela ile Hilmi ve Ali (2023), oyuncusu Ece Yüksel ile birlikte festivalin film seçkisinde yer alıyor. Film üç karakter arasında giderek içinden çıkılamaz bir hal alan iktidar ilişkilerini anlatıyor. Festivalin filmlerinden bir diğeri Karganın Uykusu’nda (2023) ise Tunahan Kurt, uyurgezer Nasip ile 7 yaşındaki oğlu İsmail’in dramatik ve korku dolu yaşamlarını anlatıyor. Festival izleyicileri, filmi yönetmen Tunahan Kurt, oyuncu Ahmet Ağgün, idari yapımcı Farah Emine Erdem ve görüntü yönetmeni Ziya Kasapoğlu ile izleyecekler.

20’lerinde İstanbul’da yaşayan dört gencin tesadüfü karşılaşma hikayeleri ile yeni neslin yaşama dair kaygılarını dile getiren Umut Subaşı’nın yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metrajlı filmi olan Sanki Her Şey Biraz Felaket (2023) festival gösterimlerindeki bir diğer film.

Münih Türk Film Günleri 35. Kez İzleyicisi ile Buluşmaya Hazırlanıyor 3 – 35 Munih Turk Film Gunleri banner

Dünya Prömiyerini Toronto Film Festivalinde gerçekleştirmiş olan Son Hasat (2023) filmi ise bir fotoğrafçı, yazar ve film yönetmeni olan Cemil Ağacıkoğlu tarafından yönetilen minimalist film. Filmle birlikte konuk oyuncu Erdem Şenocak ile soru cevap etkinliği düzenlenecek.

Festivalin kapanış filmi ise epeyce tartışmalara malzeme olan Zeki Demirkubuz’un uzun süredir heyecanla beklenen filmi Hayat (2023). Film bir başka kadının Hicran’ın dramatik hikayesini perdeye taşıyor.

Film festivali seçkisinde uzun metrajlı filmlerle beraber birbirlerinden kıymetli belgesel ve kısa metrajlı filmler yer alıyor. Kavur (Fırat Özeler-2023), Komünist Osman (Gökmen Ulu-2023), Rodakis’i Ararken (Kerem Soyyılmaz-2023), Ulysses Çevirmek (Aylin Kuryel ve Fırat Yücel-2023), Dinamo Mesken (Ahmet Karanfil ve Yusuf Anavatan- 2023), Iska (Mert Erez-2022), Düet (İdil Akkuş ve Ekin İlkbağ-2022) izlenecek belgesel film seçkisini oluştururken, festivalin kısa film seçkisini ise, Aşkımız Ölümsüzdür (Ender Yıldızhan-2023), Elma (Mehmet Acaruk-2023), Cepgöz (Batıkan Köse ve Doğukan Köse-2023), Evcil (Deniz Uymaz-2023), En Uzun Gece (Can Merdan Doğan-2023), Kurdun Kutusu (Uğur Savaş-2023), Satışçının Bir Günü (Erinç Durlanık- 2023), Güneş, Ay ve Kadın (Murat Arda Gürsoy-2022), Herkesin Yapabileceği Bir Şey (Selen Örcan-2022), Blue ID (Burcu Melekoğlu ve Vuslat Karan- 2022) isimli filmler oluşturuyor.

Ayrıca, festivalin sürpriz etkinlerinden biri olan festival lansmanı Müzikli Festival Rotası (Musikalische Festival Route) ile Süreyya Akay ve Yasin Yardım, festival filmlerinin geçtiği şehirlerin şarkı ve türkülerini seslendirecekler ve festival izleyicilerini diyardan diyara bir yolculuğa götürerek unutulmaz bir deneyim sunacaklar.

Yoğun bir çalışma, büyük bir özveri ve çaba ile gerçekleşecek olan Münih Film Günleri’nin tanıtım videosunu, sinemaseverlerle aşağıda paylaşıyorum ve keyifli, verimli bir festival olmasını diliyor, tüm ekibe Türkiye’den selam ve sevgilerimi yolluyorum.

Öteki Sinema için yazan: Zehra Yiğit

Münih Türk Film Günleri 35. Kez İzleyicisi ile Buluşmaya Hazırlanıyor 4 – Munih Turk Film Gunleri ekip

Post Views: 97

Benzer Yazılar

Bir Devin Ardından: Donald Sutherland (1934-2024)

FİLMLER 2 ay önce

İçindekilerKaynaklar Sanırım Donald Sutherland’i ilk kez Sylvester Stallone’nin Hürkan (Lock Up, 1989) filminde izledim, 90’ların başı olmalı. Hürkan’ın video kasetini kiralayıp defalarca seyretmiştim, Sutherland o filmde psikopat cezaevi müdürü Drumgoole’u oynuyordu. Zamanla sayısız örneğini başarıyla sunduğunu öğreneceğim gaddar, insafsız adam rollerinden biriydi. Donald Sutherland bu tip karakterleri özel dikim bir kıyafet gibi üstüne geçirmekte hiçbir sıkıntı çekmiyordu, rolüyle bütünleştiğini hissediyordunuz. Sinemada seyrettiğim ilk filmi Uzay Kovboyları (Space Cowboys, 2000) olmalı. Sonraları sinema tarihinin klasiklerini toplayıp seyretmeye başladığımda birdenbire çok sık karşıma çıkan bir isim olmaya başladı. En özgün savaş filmlerinden, gişe canavarı 12 Kahraman Haydut (The Dirty Dozen, 1967), Robert Altman’ın hınzır komedisi Cephede Eğlence (MASH, 1970), Clint Eastwood’lu Çılgın Savaşçılar (Kelly’s Heroes, 1970), savaş-karşıtı filmlerin en iyi ve en yaratıcı örneklerinden Johnny Got His Gun (1971), Jane Fonda ile karşılıklı döktürdükleri neo-noir Klute (Fahişe, 1971), evlat acısını kalbimize kazıdığı Karanlığın Gölgesi (Don’t Look Now, 1973), John Schlesinger’in şaşırtıcı çalışması […]

Her Platforma Üye Olmak Zorunda Mıyız?

FİLMLER 2 ay önce

İçindekilerLisans Anlaşmaları ve Jeo-Bloklama: Kullanıcının Kafasını Karıştıran İkili Pazar sabahı, elimde kahvem, kanepede yayıldım ve dedim ki, “Bugün tam film izlemelik bir gün!” İşim gereği, neredeyse her platforma üyeyim: Netflix, Amazon Prime, Disney+, BluTV, Gain, Exxen… Neredeyse yok yok! Ama gelin görün ki, her ay tonla para bayıldığım bu platformlarda aradığım, izlemek istediğim filmi bulamıyorum! Her seferinde aynı sonuç, filmi bulduğum yer yine Stremio! Evet, Stremio’nun yasal olmadığını biliyorum. Ama bahis reklamlı korsan sitelerin kucağına düşmekten iyidir herhalde. Peki, bu kadar çok dijital platforma üye olduğumuz halde aradığımız filmi-diziyi neden bulamıyoruz? Gelin bu birinci dünya derdine biraz daha üzülelim. 2010’ların başında Netflix’in küresel başarıya ulaşmasıyla dijital içerik devrimi başladı. Netflix, kullanıcılarına geniş bir içerik yelpazesi sundu ve tek bir abonelikle sayısız film ve diziye erişim imkanı tanıdı. O zamanlar her şey güzeldi. Ancak ne olduysa, büyük içerik üreticileri ve dağıtımcıları kısa sürede bu modelin avantajlarını fark etti ve herkes kendi […]

Ronin (1998) – Öteki Sinema

FİLMLER 2 ay önce

İçindekilerKAYNAKLAR “Ronin toprağı veya efendisi olmayan köylü asker ya da samuraylara denirdi. Onlar onurlarını ya da efendilerini yitirdiklerinden ülkede durmadan dolaşır ve başka bir lord kendilerini yanma alana dek geçinmeye çalışırlardı. Bir Ronin’in yeni iş bulması da çok zordu.”Şogun Brian De Palma’nın yönettiği Görevimiz Tehlike’nin (Mission: Impossible, 1996) 450 milyon dolarlık vizyon geliriyle o yılın dünya çapında en büyük gişe başarısını elde etmesinin ardından (Tom Cruise’un sadece bu filmden o tarihte tek başına 20 milyon dolar kazandığı söylenir) benzer temaları (casusluk, karşı-casusluk ve önemli bir nesneyi/cihazı/silahı ya da bilgiyi ele geçirme) ele alan yapımların sayısı artmaya başladı, Enemy of the State (Devlet Düşmanı, 1998) ile Ronin’in (1998) bu dönemin öne çıkan filmleri olduğunu söyleyebilirim. Ronin’i kült mertebesine çıkaran birkaç temel özelliği var. Öncelikle olağanüstü bir kadrosu olduğunu söylemem lazım. Yönetmen koltuğunda gerilim (Seven Days in May, 52 Pick-Up), aksiyon (The Train), suç (Black Sunday, French Connection II) ve casusluk (The […]

0 Yorum

Yorum Yaz

Rastgele

Web sitemiz, gezinme deneyiminizi ve ilgili bilgileri sağlamak için çerezleri kullanır. Web sitemizi kullanmaya devam etmeden önce, şunları kabul etmiş olursunuz.