Outcast pek çok kişinin adını duymamış olabileceği bir oyundur ama aynı zamanda da şimdiye kadar yapılmış en etkili oyunlardan biridir. Appeal Studios tarafından yaratılan o oyun, gelecekteki açık dünya oyunlarını etkileyecek birçok mekaniğin yanı sıra, oyuncuların kendilerini yabancı bir gezegende mahsur kalmış ve umutsuzca eve dönüş yolunu bulmaya çalışan baş karakter Cutter Slade gibi hissetmelerini sağlayan çok benzersiz bir atmosfere sahipti.
1999 yılının sonlarından bu yana uzun bir zaman geçti ama oyunun hayranları, 1.1 sürümü ve ardından orijinal görselleri yeniden düzenlerken oynanışı neredeyse hiç dokunulmadan eski ihtişamında bırakan Outcast – Second Contact ile Adelpha bölgesine dönme şansına sahip oldu. Formülü daha modern bir şekilde ele almak isteyenler, o günlerde türe çok şey katan maceranın ilk uygun devamı olan Outcast – A New Beginning yapıtının piyasaya sürülmesini beklemek zorunda kaldılar; bahsettiğim ikinci oyun daha çok bir yeniden yapımdı.
Ne yazık ki bu devam oyunu için beklediğimize gerçekten değmedi. Outcast – A New Beginning sadece orijinal oyunun devamı olarak başarısız olmakla kalmıyor, aynı zamanda onu bu kadar benzersiz kılan şeyi yakalayamadığı için modern bir açık dünya oyunu olarak da son yıllarda gördüğümüz türe en kitaba uygun yaklaşımı içeriyor. Bu yapıt, orijinal oyunda birçok zorluğun üstesinden gelerek Adelpha gezegeninin Talan halkıyla arkadaş olmayı ve kendi gezegenimize dönmeyi başaran Cutter Slade ile tekrar karşımızda.
Yods tanrısı tarafından diriltilen adam, Adelpha gezegenine döndüğünde gizemli bir grup istilacı tarafından köleleştirilmiş ve anılarından mahrum bırakılmış Talan’ı bulur. Talanları tek bir amaç altında birleştirmeye çalışan Cutter Slade, yavaş yavaş anılarını geri kazanacak, son yirmi yılda oldukça değişen bir gezegenin kurtarıcısı olarak rolünü daha iyi anlayacak ve her zorluğun üstesinden en etkili silahı olan kuru zekâsıyla gelecek.
Karakterimizin bu gezegendeki yolculuğu ve farklı köylerin kültürü objektif olarak ilginç olduğu için hikaye kesinlikle oyunun en iyi özellikleri arasında yer alıyor. Ne yazık ki hikaye, vasat bir sunum nedeniyle tam potansiyeline ulaşamıyor. Yazım, seslendirme ve en önemlisi ara sahnelerde hayal kırıklığı yaratıyor oyun ki bu da şaşırtıcı; tüm bu unsurlar yapmaları gereken şeyin tam tersini yapıyor ve oyuncuyu içine çekiyor. Ara sahneler bu konuda kesinlikle en kötü suçlular.
Oyun her oynandığında kısa bir süreliğine siyaha bürünüyor, sadece seçilen kare hızı ne olursa olsun 30 FPS ile çalışan, bazı belirgin görsel aksaklıklar içeren kötü sahnelenmiş ve oynanmış sekanslar gösteriliyor ve ardından oyuncuyu aksiyona geri döndürmek için tekrar siyaha bürünüyor. Ara sahneler ile gerçek oyun arasında kesintisiz bir geçişin olmaması, sürükleyiciliğe ve dolayısıyla bir bütün olarak deneyime çok zarar veriyor.
Son zamanlarda gördüğümüz en ilginç olmayan karakterlerden bazılarını ve kendi karakterimizin mizahının birkaç saat sonra biraz rahatsız edici hale gelmesini de eklediğinizde, oyuna ulaşmak için neredeyse her ara sahneyi ve diyalog parçasını atlamaya teşvik eden bir deneyim elde ediyorsunuz. Ne yazık ki Outcast – A New Beginning yapıtının oynanışı da aynı derecede kusurlu. Orijinal oyunun açık uçluluğunu bir kenara bırakan serinin yeni oyunu, bugüne kadar görülen tüm açık dünya mekaniklerinin mümkün olan en sıkıcı şekilde sunulduğu bir paketten ibaret.
İlk bakışta, oyun kesinlikle yeterince cazip görünüyor: birden fazla biyom içeren büyük bir açık dünya haritası, birkaç Talan köyünü içeren karmaşık bir görev sistemi, kullanışlı bir sırt roketi ile desteklenen geçiş mekanikleri, farklı cephane türleriyle çalışan iki silah, tüfek ve tabanca ile bol miktarda özelleştirme imkanı sunan üçüncü şahıs nişancı savaşı filan mevcut ama oyunu birkaç saat oynadıktan sonra çirkin gerçek ortaya çıkıyor.
Bu serinin ilk oyunu, oyunculara ana hikayeyi ele alırken neredeyse tamamen özgürlük tanıyıp onlara neredeyse hiç rehberlik etmezken, Outcast – A New Beginning yapıtının yaklaşımı tamamen farklı. Ubisoft şirketinin o lanetli açık dünya formülünün inanılmaz derecede basit bir yorumu olan bu oyunda, yakındaki nesneleri ve ilgi çekici noktaları gösteren bir tarama yeteneği, ana haritada oyunculara ana görev ve yan görev hedeflerini bulmak için nereye gideceklerini söyleyen birden fazla işaret ve parkur ve dövüş zorlukları, karakolları temizledikten sonra açılan hızlı seyahat noktaları gibi isteğe bağlı zorluklar yer alıyor.
Bu kendi başına büyük bir sorun değil; birçok oyun bu formülü alıp büyük ölçüde geliştirdi ama Outcast – A New Beginning, hiçbir şekilde renklendirmeye çalışmıyor. Örneğin, açık dünyayı keşfetmek inanılmaz derecede hantal. İster yerde, ister havada olsun, hareket inanılmaz derecede hassas değil ve sırt roketi tarafından desteklenen uçma ve süzülme gibi geçiş mekanikleri, bu mekanikleri hiç tamamlamıyor gibi görünen düz bir dünya tasarımı tarafından neredeyse gereksiz hale getiriliyor. Elbette, biraz dikeylik ve hatta bazı platform bölümleri de var ama sanki önce açık dünya yaratılmış ve sırt roketi mekanikleri daha sonra eklenmiş gibi hissettiriyor.
The Legend of Zelda serisinin son iki oyunu gibi dünyanın keşif yetenekleri etrafında tasarlandığı oyunlardan çok farklı. Haritanın etrafında keşfedilecek çok az şey olduğu için Outcast – A New Beginning içerisinde keşif ödüllendirici değil. Savaş ise tıpkı keşif mekanikleri gibi iyi değil. Özünde yanlış bir şey olmasa da uygulaması son derece vasatın altında. Her iki silah için de mevcut olan ve atış özelliklerini ve türünü belirleyen birçok özelleştirme seçeneği olsa bile, çok fazla cana sahip düşmanlar, darbe eksikliği ve kötü sesler nedeniyle atış yapmak tatmin edici değil.
Düşman tasarımı, benzersiz saldırı modelleriyle gelen insansı ve uzaylı düşmanların bir kombinasyonu ile bir açık dünya oyunu için standart ama arayüzdeki düşman göstergelerinin eksikliği nedeniyle herhangi bir dövüş hızla sinir bozucu, kaotik bir karmaşa. Gezegende uçan düşmanların bolluğu nedeniyle bu büyük bir sorun; karakterimiz sık sık ekran dışından saldırıya uğruyor ve düşmanların mini harita dışında nerede konumlandığını bilmenin bir yolu yok. Zamanı geçici olarak yavaşlatma yeteneği gibi birden fazla özel yetenek ve farklı para birimleri kullanılarak savaş ve sırt roketi için iki basit beceri ağacı aracılığıyla öğrenilen birden fazla beceri ile oyun bir tür sağlam temel içerdiğinden, savaşın bu birçok sorunla gölgelenmesi utanç verici.
Outcast – A New Beginning içerisindeki görev tasarımı, keşif ve savaş sorunlarını daha da kötüleştirerek çoğu zaman oynaması pek de eğlenceli olmayan bir paket ortaya çıkarıyor. Görevlerin büyük çoğunluğu sıkıcı getir-götür görevlerinden oluşuyor ve öyle olmayanlar da iyi düşünülmemiş. Örneğin, oyunun ilk görevlerinden biri karakterimizin gölden çıkardığı bir eseri köye geri götürmesini gerektiriyor ve bu da esasında ona çarparak yapılıyor. Objenin fiziğinin hiç de gerçekçi olmadığını söylemeye gerek yok; eğlenceden çok sinir bozucu bir oyun sekansı.
Aynı şey, yavaş hızları ve düşman göstergelerinin eksikliği gibi bazı savaş sorunları nedeniyle korkunç derecede sinir bozucu hale gelen bazı eskort görevleri için de geçerli. Görevler konusunda işleri daha da kötüleştiren şey, korkunç görev menüsü ve aynı satıra ait görevleri nasıl gruplandırdığı. Neden bu şekilde yapıldığını anlayabilsem de oyunculara nasıl bağlantılı olduklarına dair görsel ipuçları veriyor ama kullanılabilirlik açısından gerçekten eksik. Bir diğer yandan, görseller bile, oynanışa kıyasla küçük olsa da birden fazla sorundan kurtulmuş değil.
Yemyeşil, renkli ortamlar ve farklı mimarilerle Adelpha gibi yabancı bir dünyayı doğru bir şekilde temsil etmeyi başaran ortamlar fotoğraflarda muhteşem görünse de daha önce de belirtildiği gibi bazı ara sahnelerde bile görülebilen bitki örtüsü ve gölgeler ve ışıklandırma hataları da dahil olmak üzere bazı görsel aksaklıklar nedeniyle hareket halindeyken işler biraz farklı hissediyor. Öte yandan karakter modelleri bugüne kadar gördüklerimizin en iyisi olmaktan uzak.
Bir şekilde kabul edilebilir olsalar da ayrıntıdan yoksunlar ve yüz animasyonları da dahil olmak üzere vasat animasyonları, onları gerçekte olduklarından daha kötü hissettiriyor. Görsel hatalar ve vasat animasyonlar geçiştirilebilirken, teknik sorunlar geçiştirilemez. Oyun son teknoloji görsellere sahip olmadığından, güçlü bir sistemin oyunu sorunsuz bir şekilde çalıştırmakta sorun yaşamaması beklenir. Yalnız, oyun ne yazık ki kalabalık alanlarda sık sık 60 FPS değerinden aşağı düşüşler nedeniyle deneyim tam olarak pürüzsüz değildi.
Yukarıda bahsettiklerime ek olarak Outcast – A New Beginning, dünyayı keşfederken bazı saniyeler süren takılmalarla birlikte dalgalı bir deneyime neden olan geçiş takılmalarıyla boğuşuyor. Çıkıştan sonra düzeltilebilecek teknik sorunlar bir yana, bu video oyununun ana sorunu, kitaplardan esinlenilmemiş açık dünya tasarımının son birkaç yılda piyasaya sürülen hemen hemen her açık dünya oyunu tarafından daha iyi yapılmış olması.
Eğer geliştiriciler orijinal oyunun yaklaşımına sadık kalsalardı, bu video oyunu çok daha iyi bir deneyim olabilirdi. The Legend of Zelda: Breath of the Wild ve Elden Ring gibi oyunlardan sonra açık dünya kitlesi size her zaman nereye gideceğinizi söylemeyen bir oyuna hazır olduğu için kesinlikle iyi karşılanırdı Outcast – A New Beginning. Oyunun kabul edilebilir şekilde yaptıklarını kaçınılmaz olarak etkileyen tüm bu sorunlar ve tam bir fiyat etiketi ile bu video oyununu piyasaya sürüldüğünde kimseye tavsiye etmek imkansız; bu parayı harcamanın daha iyi yolları var.
Outcast – A New Beginning, iyi çalışmayan geleneksel bir açık dünya tasarımı için kendi serisinin bir önceki oyununun benzersiz unsurlarını terk ederek kaçırılmış bir fırsattır. İlham vermeyen açık dünya keşfi, hantal hareket, cansız dövüş ve vasat görev tasarımıyla, piyasada benzer konseptleri çok daha etkili bir şekilde uygulayan çok daha üstün oyunlar olduğundan, karakterin hikayesinin nasıl devam ettiğini bilmek isteyen oyuncular dışında herkes için önermek neredeyse imkansız.
Outcast – A New Beginning, uzaktan bakınca güzel bir video oyunu gibi görünüyordu ama davulun sesi de sadece uzaktan hoş geliyor. Oyun ne yazık ki kendi serisinin ruhunu tamamen öldürüyor açık dünya mantığını diğer oyunlardan çok hantal bir şekilde kopyalayarak. Sadece ruh ölmüyor, aynı zamanda inanılmaz sıkıcı ve oynaması gerçekten sinir bozucu olabilen bir deneyim sunuluyor. Eğer sıkıntılar giderilirse, belki tekrar değerlendirebilirsiniz bu oyunu.
0 Yorum