Kısa bir süre önce Smalland: Survive the Wilds oyununa PlayStation 5 aracılığı ile biraz zaman geçirme şansına eriştim. Oyunda geçirdiğim zamandan ise tam konsol sürümü için iyimser olarak ayrıldım. Bu arada oyun, PC tarafında da erken erişim sürecini terk ediyor zaten. Neyse, oyunun nasıl çalıştığını gördükten sonra, dünyada kendi yolumu çizmek ve hikayede ilerlemek, zırhlar ve silahlar yapmak ve çeşitli biyomlardaki çoklu tehlikelerle mücadele etmek ya da sadece doğanın arasında var olmak ve bir yerleşim inşa etmek gibi istediğim şekilde oynamak için heyecanlandım.
Smalland: Survive the Wilds içerisinde epey zaman geçirdikten sonra, sevilecek çok şey olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Yalnız, bu oyun sadece Grounded değil mi? Kendi kimliğinden yoksun benzer türde bir oyun mu var karşımızda? Bu karşılaştırmayı yapmak çok doğal ama bence her iki oyun da kendisine ait bir üstünlüğe sahip. Yani, Battlefield serisi askeri bir FPS oyunu olduğu için temelde Call of Duty ile aynı değil. Demek istediğim, oyunlar birbirine benzeyebilir ama bu oyunda işçiliğin ve dünya inşasının derinliği o kadar büyük ki kendi başına öne çıkıyor…
Smalland: Survive the Wilds, dünyasında var olmanıza ve istediğiniz gibi oynamanıza izin veren bir hayatta kalma deneyimi. Ben kısıtlama olmadan keşfetmeyi seven oyunculardan biriyim ve kendinizi içinde bulduğunuz heyecan verici dünyada dolaşırken nadiren engellenmiş hissediyorsunuz. Pek çok hayatta kalma oyunu kendi iyiliği için fazla cezalandırıcı olabilir ama bu oyunda her tür oyuncu için pek çok yardımcı var. Çok az destekle veya hiç destek almadan yüksek zorlukta oynayabilirsiniz. Kışkırtılmadıkça düşmanların saldırmasını kapatmayı seçmek gibi olaylar da var.
Öldüğünüzde kurtarmak için harita boyunca yürümek zorunda kalmanın aksine malzemelerinizi kaybetmemeniz de mümkün. Smalland: Survive the Wilds ile oyuncuların eğlenmesi isteniyor ve hem meydan okumayı sevenlere, hem de daha sakin bir zaman geçirmek isteyenlere hitap ediyor. Ben ikisinin arasında bir yerde oturuyorum ve tatlı noktayı bulmam için yeterli seçenek vardı. Malzemeler dünyanın dört bir yanına dağılmış halde ve toplanabilecek her şeyi vurgulamak için alanları tarayabilen antenleriniz sayesinde kolayca bulunabilir.
Antenler sadece kaynakları taramakla kalmaz, aynı zamanda yakındaki yaratıkları da size gösterir. Bazıları uğur böceği gibi sizi rahat bırakabilir ama eşek arılarının yolunu keserseniz canınızı kurtarmak için kaçmak zorunda kalırsınız. Zehirli kuyruğunu birkaç kez salladıktan sonra sizi öldürebilecekleri için bu gibi durumlarda uygun şekilde donatıldığınızdan emin olmak hayati önem taşır. Yeni zırhlar ve daha güçlü silahlar ürettiğinizde ilk seferden çok daha başarılı olacaksınız ama nasıl yapılacağını bilmek bazı oyuncuları hayal kırıklığına uğratabilir.
Dünyanın dört bir yanında bilgi veren baykuş kuklaları aracılığıyla yol gösteriliyor ve karakterler ile etkileşim daha fazla talimat verebiliyor. Benim tek tavsiyem her yeri keşfetmeniz ve her şeyi toplamanız. Taşıyabileceklerinizin bir sınırı yok ve öldüğünüzde her şeyi kaybetmek istemiyorsanız, bu seçeneği kapatın. Her yerden kaynak toplayarak, bir şey üretmeye gelince muhtemelen ihtiyacınız olan şeye sahip olacaksınız. Bir bina çekici yaptıktan sonra, yolculuğunuzu çok daha kolay hale getiren çeşitli şeyler içeren bir ev veya bir zanaat masası inşa etmeye başlayabilirsiniz.
Smalland: Survive the Wilds içerisinde çok fazla sistem var ama bunların kilidini açma oranınız sabit bir hızda gerçekleşiyor. Başlangıçta yerde lif ve odun gibi basit kaynaklar bulabilirsiniz ama yaratıklarla savaşmaya ve daha kaliteli malzemeler için cesetlerini toplamaya başladığınızda, kısa sürede yüksek düzeyde işçiliğin söz konusu olduğunu göreceksiniz. Daha güçlü yerleşimler ve daha iyi yemler, geliştirilmiş silahlar ve daha geniş bir mobilya ve uzantı yelpazesi kullanılabilir hale geliyor ve oyunun yaratıcı yönünün ne kadar geniş olduğundan etkileniyorsunuz.
Bölüm sonu canavarları ile savaşırken ve etkileyici silahlarınız ve zırhlarınızla düşman askerlerini alt ederken, bu oyunun ne kadar büyük olduğunu düşünmek için o anı yaşayacaksınız. Aynı zamanda oyunun dikeyliği de büyük ve bir Ulu Ağaç bulduğunuzda, gövdesinden çıkan çeşitli mantarlar aracılığıyla ona tırmanabilirsiniz. Sonunda zirveye ulaştığınızda, onu kendinize ait olarak talep edebilir ve üzerine kendi yerleşimlerinizi inşa edebilirsiniz. Bir kez sahiplendikten sonra, başkalarıyla oynarken farklı sunuculara da götürebilirsiniz koskoca ağacı.
Yukarıda bahsettiğim olay sayesinde yarattığınız karakter için her zaman bir operasyon üssünüz olur. Her ağaç kendi yardımcısı ile birlikte de geliyor. Oyunda ne kadar çok keşfeder, zanaat yapar, inşa eder ve savaşırsanız, seviyeniz o kadar yükselir ve karakterinizin temel istatistiklerini geliştirmenize olanak tanır. Bunu daha güçlü silahlar ve daha sert zırhlarla eşleştirdiğinizde, kısa süre içinde kendinizi uçsuz bucaksız biyomlarda daha fazla gezinmek için donanımlı hissetmeye başlayacaksınız. Yeterince güçlü olduğunuzu hissedene kadar çok zaman geçiyor ama benim aşık olduğum şey bu gergin bir keşif hissi kesinlikle.
Hedefime ulaşmak için karanlığa mı gideceğime, yoksa sabaha kadar kamp mı yapacağıma karar vermek oldukça sık vermem gereken bir karardı. Arazi karanlığa gömüldüğünde daha tehlikeli oluyor ve bu nedenle daha zorlu düşmanlar ortaya çıkıyor. Ayrıca açlığınızı ve susuzluğunuzu yönetmekle yetinmeniz gerekecek ve bir fırtına uyarısı çıktığında sığınak bulmaya hazır olsanız iyi olur. Tüm bu unsurlar size karşı ama elinizin altında doğru araç ve gereçler varsa işiniz kolaylaşır. Smalland: Survive the Wilds, en saf anlamıyla bir hayatta kalma oyunu ve eğer zaman ayırmaya ve sabırlı olmaya istekliyseniz, içine çekecek ve yapacak çok şey var.
Smalland: Survive the Wilds, başlangıçta bunaltıcı olabilir ama ilk uğur böceği bineğinizi veya ilk kanat çiftinizi alana kadar bekleyin. Yaşayacağınız eğlence önemli ölçüde artıyor ama zorluklar da artıyor… Şu anda hızlı seyahat sisteminin olmaması utanç verici ama bir kuşun sırtına binip, harita boyunca süzüldüğünüzde, her şey çok daha kolay hale geliyor. Oyunun hikayesi de ilgi çekici ve görsel olarak diğer oyunlar kadar etkileyici olmasa da etrafa dağılmış bol miktarda bilgi var ve farklı gruplarla ve karakterlerle konuşarak türünüz hakkında daha fazla şey öğrenmeye başlayacaksınız. Oyunun, hikayesini sunma şekli FromSoftware ekibinin oyunlarına çok benziyor.
Smalland: Survive the Wilds içerisindeki hikaye gümüş tepside sunulmuyor, onu araştırmanız lazım ki bu benim hoşuma giden bir şey. Çok büyük bir oyun olduğu için tamamını oynamış gibi de davranmayacağım ama anlatılan hikayenin ve yolunuz boyunca karşılaşacağınız farklı karakterlerin kesinlikle hayranıyım. Dövüş ise ilk saatlerde biraz tekrara düşebilecek şeylerden biri ama saldırıları okuduğunuz sürece yaratığın saldırısını engellemenize izin veren yeterince basit bir yapıya sahip. Mükemmel bir blok yaparsanız, kısa bir süre için onları sersemletir ve geri dönüş olmadan biraz hasar vermenizi sağlar. Dövüş anları basit ama etkili.
Smalland: Survive the Wilds içerisinde ilerledikçe yay ve tabanca gibi menzilli silahların kilidini de açacaksınız. Evet, bu oyunda ateşli silahlar mevcut. Uzaktan öyle görünmeyebilir ama durum çok farklı ve bu, savaş sistemlerini uzun vadede daha keyifli hale getirmek için genişletmeye yardımcı oluyor. Dev yılanlar ve örümceklerle karşı karşıya geldiğinizde, oyunun en keyifli olduğu zaman bu.
Smalland: Survive the Wilds bir AAA oyunu gibi görünmeyebilir ve bazı görsellik elementleri biraz kaba olabilir ama hem ölçeği hem de yoğunluğu açısından etkileyici bir deneyim sunuluyor. Özellikle de bu etkileyici yapıtın daha küçük bir stüdyodan geldiğini göz önünde bulundurursanız. Ayrıca oyunu oynarken tek bir hatayla bile karşılaşmadığımı belirtmekte fayda var.
Ses ve müzik elementleri de görsellik gibi zaman zaman hayal kırıklığı yaratabiliyor fakat Smalland: Survive the Wilds oyununun sunum elementlerini affetmek gerçekten kolay; sunum haricindeki birçok şey başarılı. Eğer zaten stüdyo, sunum cephesine de bütçe ayırabilseymiş, muhtemelen nihai bir hayatta kalma oyunu filan görmeye oldukça yaklaşacaktık bence.
Eğer böylesine büyük bir oyuna zaman ayırmaya istekliyseniz, Smalland: Survive the Wilds bence cazibe ve karakterle dolu bir oyun, mükemmel bir işçilik paketi ve her zaman ilgimi çekmeyi başaran ve dünyasının enginliğinde daha derinlere inmek istememe neden olan ilgi çekici bir şey. Zorluğu çeşitli şekillerde ayarlamak isteyenler için çok sayıda seçenekle, her şey için bir kaydırıcı var ve şu anda piyasadaki en iyi hayatta kalma oyunlarından biri gibi hissettiriyor.
0 Yorum