Askerlerinize değer verdiğiniz, onların ölmesine üzüldüğünüz herhangi bir sıra tabanlı izometrik strateji oyununu “XCOM benzeri” olarak damgalamak aslında çok kolay. Örnek olarak, bugün incelemesini yazdığım Crowns Wars: The Black Prince yapıtını ele alabiliriz. Kendisi, neredeyse hemen bir ortaçağ temalı XCOM benzeri oyun olarak damgalandı. Benzetmelerde özellikle de XCOM: Enemy Unknown oyunu kullanıldı ve kendisine pek sıcak bakılmadı…
Crown Wars: The Black Prince, bahsi geçen XCOM oyununun farklı grafiklere sahip bir versiyonu ve yarım yamalak bir ortam değişikliği olarak yorumlanırken, oyun sonunda piyasaya sürüldü ve durumun daha farklı olduğunu gördük. 116 yıl süren Yüz Yıl Savaşları sırasında geçen bu yapıt, bizleri direkt olarak Orta Çağ dönemindeki Fransa’nun kaotik çılgınlığında umutsuzca hayatta kalmaya çalışan bir feodal lord rolüne sokuyor.
Crown Wars: The Black Prince oyununun hikaye modu, Kral Edward III tarafından esir alınan Fransa Kralı ve ülkenin kendisinin istilasının hemen ardından başlıyor. Yaratılan bu güç boşluğu; rakip gruplar, gezgin paralı askerler ve umutsuz savaş çeteleriyle dolu çalkantılı bir krallıkla sonuçlanıyor ve bir video oyunu için mükemmel bir ortam yaratılıyor. Oyun, tarihi olayları yumuşak bir şekilde takip ediyor ama ilginç bir komplo ortaya çıktığında işler kurgusal bir hal alıyor.
Crowns Wars: The Black Prince oyununun ortamı bu sebepten ötürü biraz fantastik hissettiriyor ve yüksek fantezinin ejderhaları ve devleri olmasa da lanetli İngiliz askerleri, zehir iksirleri fırlatan simyacılar ve ara sıra savaşan ayılar görmeyi bekleyebilirsiniz bu yapıtta. Tüm bu abartılı ve kurgusal elementler, geliştiricilerin düzenli tarihi notları ve analizleri ile yumuşatılıyor; bunların akıllı entegrasyonu bence diğer büyük geliştiricileri ve yayıncıları utandırmalı.
Bir dizi kısa ara sahne ve metin kutusuyla sunulan Crown Wars: The Black Prince yapıtının olay örgüsü, aksiyon temelli strateji anlarına kıyasla ikinci sırada yer alıyor. Elbette, bu sıra tabanlı bir oyun ama aynı zamanda da uyuşuk bir deneyim sunduğunu düşünerek hata yapmayın. Birçok çağdaşının aksine, bu oyunun askerleri, şövalyeleri ve okçuları savaş alanında adeta yarışıyor.
Crown Wars: The Black Prince içerisindeki avcınızın geniş bir mesafeyi kolaylıkla keşfedebildiğini, birkaç saman yığınının üzerinden atlayabildiğini ve hala şüphelenmeyen bir paralı askerin beynine vurmak için yeterli hareket puanına sahip olduğunu keşfettiğinizde şok olabilirsiniz, şimdiden uyarayım. Bu yapıtın temel oynanışını bu kadar cazip kılan şey hız.
Bahsettiğim bu hız ile birlikte büyük stratejiler, buzdağı gibi düşünülerek tasarlanmıyor. Bunun yerine taktikler, hız ve coşkuyla uygulanıyor. Dört ila altı karakterden oluşan küçük ekibiniz bir seviyede dans ederken saldırılar da büyük bir hızla kanatlardan, arkanıza ve sahte geri çekilmelere kadar geçebilir. Sıra tabanlı bir oyun için burada sunulan dinamizm gerçekten başarılı.
Bu durum, çok sayıda savaşta topladığınız tüm o güzel kaynaklarla kalenizi yaptığınız ana ekran öğeleriyle tezat oluşturuyor. Zamanla yeni karakter sınıflarının, tek kullanımlık eşyaların ve çok sayıda silah ve zırhın kilidini açacaksınız. Zamanın önemli olduğu ve bir fırsatın hızla elinizden kaçabileceği diğer oyunların aksine, Crown Wars: The Black Prince içerisinde aceleye gerek yok.
Crown Wars: The Black Prince içerisindeki görevler sabırla sizi bekliyor ve karakterinizin seviyesini yükseltmek için çatışmaları, baskınları ve kurtarmaları tamamlamasına izin veriyor. Bu nedenle, bir sonraki hikaye görevini üstlenmek için savaşçı ekibinizi gerekli seviyeye getirmeniz gerektiğinden, “grind” temelli anlar görebilirsiniz. XCOM serisine benzemiyor ama yine de savaşçılarınıza yatırım yapmak zaman ayırmaya değiyor ve ayrı bir eğlence sunuyor. Karakterler ve kullandıkları silahlar, harika çeşitlilikteki yeteneklerin kilidini açarken eğleniyorsunuz.
Konsoldaki kontroller zaman zaman biraz zor hissettiriyor. Kamera açıları da bazen iyi, bazen kötü. Mesela, karakterinizi tüm ihtişamıyla izlemek için zahmetsizce kamerayı yakınlaştırabilir, ardından bir analog çubuğunu rahatça kaydırarak tüm savaş alanının yukarıdan aşağıya kuş bakışı görüntüsüne geçebilirsiniz ama sıra düşmana geldiğinde işler kötüleşiyor. Kamera, görmek isteyebileceğiniz hiçbir şeyi göstermiyor, düşman saldırılarını düzenli olarak kaçırıyor. Böylece de bir oyuncunun düşman sırası anında tehditleri belirleme yeteneğini engelliyor.
Düşman yapay zekası da benzer şekilde başarısız. Zaman zaman bazı canlandırıcı stratejiler geliştirseler de çoğu zaman karşılaştığınız düşmanlar net olarak aptal. Etki alanı saldırılarını kullanırken, sizinkilerden yalnızca birini vurmak için genellikle kendi savaşçılarından üçünü dost ateşine tutuyorlar. Ayrıca etrafta anlamsızca koşturarak eylem puanlarını harcıyorlar ve sonunda pozisyon aldıklarında saldırı yapmıyorlar. Ayrıca, oyunda çok fazla çökme problemi mevcut. Benim açıkçası PlayStation 5 üzerinde elde ettiğim deneyim berbat bir seviyedeydi.
Crown Wars: The Black Prince için çok fazla güncelleme gerekiyor. Özellikle de sunulan meydan okumayı, sadık strateji meraklılarının beklediği seviyeye getirmek için… Oyunun hedefinin de bu olduğu açık; sistemlerini, türe yeni başlayanlara açıklamak için çok az girişimde bulunuyor ve oyuncunun önceki strateji oyunu deneyimi veya deneme-yanılma yoluyla işleri çözmesini bekliyor. Oyun, bu türe yeni başlayanlar için değil. Bu yapıt, kendine has bir oyun. Hızlı ve çılgın bir strateji sunan sıra tabanlı oyun, zayıf yapay zeka, tutarsız bir kamera ve çok fazla hata ile engelleniyor.
0 Yorum