Palworld ön incelemesi – Mavi Kol

Palworld, Pocketpair tarafından geliştirilen ve piyasaya sürülen bir açık dünya, yaratık toplama ve hayatta kalma oyunu. Oyuncular, “Pal” adı verilen gizemli yaratıkları tek başlarına veya işbirlikçi olarak çok oyunculu modda arkadaşlarıyla birlikte topluyor ve bu “dostları” açık bir dünyada üsler inşa etmek, eşyalar yapmak ve diğer yaratıklarla savaşmak için kullanıyor. Bunu hemen aradan çıkaralım: Oyunun bir hikayesi yok. Oyuncular günlük kayıtlarını topladıklarında oyun boyunca serpiştirilmiş bilgi ipuçları var ama bunları okumanın tek yolu oyun seçeneklerinde onları bulmak. Bunun yerine, oyuncular için açık bir kum havuzu sunuluyor. Başlangıçta hikaye odaklı bir macera beklemediğim için bu benim için büyük bir sorun değil ama bu günlüklerle karşılaşmayı daha az heyecan verici hale getiriyor. Palworld, hikayedeki eksikliğini, bağımlılık yaratan bir oyun döngüsüyle telafi ediyor. Oyundaki bazı Pal ve Pokémon arasındaki tasarım benzerlikleri göz önüne alındığında “silahlı Pokémon” karşılaştırması tamamen yanlış olmasa da oyun her şeyden çok oynanış açısından ARK serisine benziyor. Pal isimli o […]

Palworld ön incelemesi – Mavi Kol

Palworld, Pocketpair tarafından geliştirilen ve piyasaya sürülen bir açık dünya, yaratık toplama ve hayatta kalma oyunu. Oyuncular, “Pal” adı verilen gizemli yaratıkları tek başlarına veya işbirlikçi olarak çok oyunculu modda arkadaşlarıyla birlikte topluyor ve bu “dostları” açık bir dünyada üsler inşa etmek, eşyalar yapmak ve diğer yaratıklarla savaşmak için kullanıyor. Bunu hemen aradan çıkaralım: Oyunun bir hikayesi yok. Oyuncular günlük kayıtlarını topladıklarında oyun boyunca serpiştirilmiş bilgi ipuçları var ama bunları okumanın tek yolu oyun seçeneklerinde onları bulmak.

Bunun yerine, oyuncular için açık bir kum havuzu sunuluyor. Başlangıçta hikaye odaklı bir macera beklemediğim için bu benim için büyük bir sorun değil ama bu günlüklerle karşılaşmayı daha az heyecan verici hale getiriyor. Palworld, hikayedeki eksikliğini, bağımlılık yaratan bir oyun döngüsüyle telafi ediyor. Oyundaki bazı Pal ve Pokémon arasındaki tasarım benzerlikleri göz önüne alındığında “silahlı Pokémon” karşılaştırması tamamen yanlış olmasa da oyun her şeyden çok oynanış açısından ARK serisine benziyor.

Pal isimli o sevimli canlılar sizi yanıltmasın, bu oyun her şeyden önce bir hayatta kalma oyunu ve elimden bırakamama nedenimin büyük bir kısmı da bu. Valheim gibi bu türdeki diğer oyunlar gibi Palworld de kaynak toplamanızı ve üssünüze dönerek envanteriniz için silahlar, kıyafetler, kalkanlar ve daha fazlası gibi öğeler üretmenizi gerektiriyor. Oyunculardan üslerinize geri getirdiğiniz dostlar aracılığıyla üretim ve kaynak toplamanın neredeyse her yönünü otomatikleştirmeleri bekleniyor ama oyun bazı canlıların tam olarak beklediğiniz şeyi yapmaması nedeniyle biraz hatalı.

Oyunun hala erken erişimde olduğu göz önüne alındığında, özellikle geliştirici ekibin yol bulma ve canlıların yapay zekâsının düzeltilmesine öncelik verilmesini içeren bir yol haritası paylaşmış olması nedeniyle, bazı aksaklıkları görmezden gelmeye hazırım. Oyun kendini ciddiye almıyor ve bundan fayda sağlıyor. Bazı dostları tabancalar, makineli tüfekler, saldırı tüfekleri, el bombası fırlatıcıları ve çalışmasını beklemeyeceğiniz diğer birçok vahşi silahla donatabilirsiniz. Oyunun en heyecan verici unsurlarından biri, kürelerinizle yeni bir Pal yakalamak. Gerçekten hiç sıkıcı bir an yok.

Sizi daha fazla Palworld için geri getirecek olan şey, haritanın ne kadar geniş ve açık olduğudur. Hızlı seyahat heykelleri aracılığıyla kilidini açabileceğiniz devasa bölgeler ve oyunun açık dünya doğasının, iyi teçhizatınız ve iyi binekleriniz olduğunu varsayarak istediğiniz yere gitmenize izin verdiği göz önüne alındığında, olmasını beklediğinizden çok daha yüksek seviyeli alanlar var. Tüm haritanın kilidini açtıktan sonra, maksimum oyuncu seviyesi 50’ye yaklaştıkça oyun biraz sıkıcı hale geliyor. Bununla birlikte, 100’den fazla benzersiz canlının her birinden 10 tane ele geçirmek sizi o kadar da cezbetmiyorsa, üs kurma unsurları kesinlikle geri gelmenizi sağlayacaktır.

Oyun inanılmaz derecede eğlenceli olduğunda bile sinir bozucu olabilir. Belirli saldırılar sırasında kendi hareketlerinizi kontrol etmekte zorlanabilirsiniz veya oyun hata verebilir ve üssünüzdeki tüm canılar bir kayanın tepesinde dinlenmeye ve aç olmaktan şikayet etmeye karar verebilir. Diğer zamanlarda her şey sorunsuz ilerleyebilir. Yeterince ultra küre – çok daha yüksek yakalama oranına sahip küreler – ele geçirdikten sonra, planörünüze atlar ya da uçan dostunuza atlar, devasa bir yiyecek çantasıyla ve arkadaşlarınızın dünyanıza katılmasını engelleyen sunucu sorunları olmadan saatlerce topraklarda dolaşabilirsiniz. Macera hissi eksik değil.

Deneyimler farklılık gösterecektir ve yol haritası konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik içindeyim ama Palworld oyununun son derece eğlenceli olduğunu inkar etmek mümkün değil. Beni bu oyuna çeken ilk şey görseller oldu. The Legend of Zelda serisinin modern oyunlarıyla aynı grafik stiline sahip olduğu için tam olarak benzersiz değil, ancak her adımda muhteşem. Haritanın sol üst köşesindeki belirgin devasa ağaç ve çölden karlı dağlara kadar uzanan çarpıcı yerler ile oyun en büyük ve en güçlü ekranda oynanmak için yalvarıyor. Yine de her şey kusursuz değil.

Şu ana kadar oyunda geçirdiğim 50+ saat içinde, anahtar eşyalarımda bir meşale veya fener olsa bile gecenin neredeyse oynanamaz olduğu bazı durumlar var. Bunlar erken erişim sıkıntıları olsun ya da olmasın, bu grafiksel yanlış adımlardan bazılarının etrafında gezinmek zorunda kalmak biraz sinir bozucu olabilir. Palworld oyununu Xbox Game Pass kullanarak Xbox Series X oynuyorum. Bundan bahsetmeye değer; Steam versiyonu, Microsoft Store (hem PC, hem Xbox konsolları için) versiyonunun sahip olduğu sıkıştırılmış ses sorunlarından mustarip olmayabilir ve burada “sıkıntı” kelimesini tam anlamıyla kullanıyorum.

Palworld

Palworld oyununun su sesleri korkunç, ancak olması gerekenden daha fazla klansı olan madencilik sesleriyle karşılaştırıldığında hiçbir şey değiller. Bu aynı zamanda bir üste herhangi bir yeni bileşeni inşa etmeyi bitirdiğinizde çıkan biraz iğrenç “tamamlandı” sesi ve hatta geniş, açık dünyayı keşfederken herhangi bir müziğin olmaması için de geçerli. Geliştirici ekibin hiçbir şekilde bir AAA oyunu geliştiricisi olmadığını bildiğim için biraz daha anlayışlıyım, ancak oyunun sesini kapalı tutmaya karar verdiğim için parlak/şanslı bir dost kaçırırsam, bu şimdilik kesinlikle almaya hazır olduğum bir risk. Gerçekten bu oyunu duymak can yakıcı.

Palworld içerisinde ara sıra yaşanan çökmelerin yanı sıra, oyunun beklenmedik büyümesinden kaynaklanan gecikmeler de söz konusu. Optimizasyon için bolca alan var, bu yüzden geliştirici ekibin momentumu devam ettirmesini umuyorum. Bir diğer sıkıntı ise tekrar oynanabilirlik. Oyunun havada kaldığı yer burası. Her ne kadar 50’ye yaklaştıkça katlanarak seviye atlamak biraz daha zorlaşsa da oyunun daha sonra ne kadar tekrar oynanabilir hale geldiği şu anda net değil. Üs kurma ve üretim araçları söz konusu olduğunda üzerinde çalışmaya devam edilecek pek çok şey var ama yaratık toplama ve patron dövüşleri bir süre sonra daha az heyecan verici gelebilir.

Yol haritası heyecan verici görünüyor ve Palworld oyununun uzun ömürlü olduğunu kanıtlayabilir, ama yine de gelecekte nelerin başarılı olacağını bilemeyiz. PvP tipi içeriklere katılan biri değilim, bu yüzden PvP temelli geleceğe heyecanlı değilim ama yeni içerik, keşfedilecek adalar ve yakalanacak dostlar beni çok sayıda yeniden oynanabilir değer için dört gözle bekliyor. Bir diğer yandan, bu oyunun en iyi özelliklerinden biri de dünya ayarlarıdır. Neredeyse her şey ihtiyaçlarınıza uyacak şekilde özelleştirilebilir; zorluğu “Casual” olarak değiştirmekten üs baskınlarının sıklığını ve dostları yakalamanın zorluğunu güncellemeye kadar her şeyi yapabiliyorsunuz.

Palworld içeriisnde erişilebilirliğin eksik olduğu nokta, mini haritanın olmamasıdır, bu da arkadaşlarla dolaşmayı daha da sinir bozucu hale getiriyor. Modlar bunu PC üzerinde değiştiriyor ama konsollarda mümkün değil. Ayrıca, çok az kullanıcı arayüzü ayarı var, renk kontrastını veya yazı tipi boyutunu değiştirmenin bir yolu yok, hatta hareket hastalığı için seçenekler bile yok. Geliştiricilerin bazı erişilebilirlik iyileştirmeleri üzerinde bir an önce çalışmasını umuyorum. Modlar yerine resmi özellikler düzeltmeli bunları. Bazı erken erişim sorunlarına rağmen, oyunun açık dünya, hayatta kalma ve yaratık toplama karışımı başarılı. Uzun vadeli dayanıklılığı bir soru işareti olarak kalsa da yakala, inşa et ve keşfet şeklindeki tatmin edici çekirdek döngü çok eğlenceli.

Benzer Yazılar

Victoria 3: Spheres of Influence inceleme

OYUNLAR 2 ay önce

Victoria 3 gibi karmaşık bir simülasyonda neler olup bittiğine dair en ufak bir ipucunu takip etmeyi başardığınızda, kaçamayacağınız bir dünya haline geliyor kendisi. Dahası, Sphere of Influence isimli ek paketin yeni eklentileri, bu video oyununa atlayıp ülkenizi zafere taşımak ya da iflasa sürüklemek için mükemmel bir zaman olarak sunuluyor. Bu oyunu ilk oynadığımda, ekonomik ve politik sistemlerinin ne kadar derin olduğunu kavrayamamıştım ve bu simülatörün ne kadar karmaşık olduğunu fark etmiştim. İşte bu ek paket, oyunu daha da derinleştiriyor. Sizi tarihsel olarak doğru bir senaryoya götüren basit bir simülatör değil Victoria 3. Aslında tam tersi. Herhangi bir ülkeyi seçip hayali senaryolara sokabilir ve tarihin akışını değiştirebilirsiniz. Bu video oyununun her özelliğinin incelikleri harika olsa da Sphere of Influence çok daha fazlasını ekliyor. Bunun da ötesinde, harika olsa da yine de oyuna başlama sürecini yeni oyuncular çok kolaylaştırmıyor. Eğer bu oyunu ilk kez oynuyorsanız, hikayeyi oluşturan kişinin siz olduğunuzu bilmelisiniz. Zafere […]

First Dwarf ön inceleme – Mavi Kol

OYUNLAR 2 ay önce

Cücelerin harika birer mühendis olup, başka bir şey olamadığı klişesi şimdi de First Dwarf isimli bir Erken Erişim oyunu ile karşımıza çıktı. Aslında gayet güzel müzikler ve çizgi film tarzı, ilgi çekici bir sinematik ile başlayan bu video oyununda önce Viking temasını görüyoruz, sonra cüceleri görüyoruz, sonra karşımıza robotlar çıkıyor ve işin içine bir de küçük ejderhalar giriyor… Tüm bunlar olurken de uçan bir gemidesiniz tabii ki. Gemimiz uçan bir adaya düşüyor ve burada da bizim hayatta kalma maceramız başlıyor. Bu arada, ejderha da İngilizce konuşuyor. First Dwarf; materyal toplama, eşya üretme, keşif yapma, hayatta kalma ve savaşma elementlerine odaklanıyor. Oyunda yapmanız gereken ilk şey etraftan biraz materyal toplamak ve kendinize bir üs kurmak. Bu arada, oyundaki binalar elektrik yerine mana kullanıyor. Bu yüzden üssünüzü yaparken, mana kaynağı olan bir yere gitmeniz en akıllıca olanı. Oyunda bunun gibi birkaç ufak tefek detay mevcut. Oyundaki ilk anlarımız odun kesmek, taş çıkartmak, […]

Sons of the Forest inceleme

OYUNLAR 2 ay önce

Sons of the Forest içerisinde ilk kez birini gerçekten öldürdüğünüz zamanı unutmak oldukça güç. Benim için bu an, hasar almış ama her zaman güvenilir kalmayı başaran takım arkadaşım Kelvin ile uzak adaya ilk iniş yaptığımızda ya da yamyam yerlilerle sadece bir mızrak ile karşı karşıya geldiğimde yaşanmadı aslında. Belki de bu ada, sözde canavarların yerine geçerek, insanlığı uçuruma itmenin ne kadar istekli olduğunu görmek için bir test. Belki de gerçekten “ormanın oğullarıyız”, kim bilir? Tüm bunları sesli düşünürken Kelvin tabii ki beni pek dinlemedi. Kelvin, boş boş başını salladı ve daha fazla odun toplamaya devam etti ama anlattığım bu şey, girdikten neredeyse tam bir yıl sonra erken erişimden çıkan oyunun yalnızca bir bileşeni. Diğer tarafta ise kurgu ve hikaye var. PuffCorp şirketinin CEO pozisyonunda yer alan Edward Puffton olarak, karımız Barbara ve kızımız Virginia kaybolduktan sonra onları bulmak için Site 2 olarak adlandırılan gizemli bir adaya gidiyoruz. Çok geçmeden helikopteriniz […]

0 Yorum

Yorum Yaz

Rastgele

Web sitemiz, gezinme deneyiminizi ve ilgili bilgileri sağlamak için çerezleri kullanır. Web sitemizi kullanmaya devam etmeden önce, şunları kabul etmiş olursunuz.