Ready or Not inceleme – Mavi Kol

VOID Interactive isimli oyun geliştirme şirketinin Ready or Not isimli video oyunu bana yıllar önce orijinal Tom Clancy’s Rainbow Six oyunlarına harcadığım saatleri hatırlatıyor – hem de bariz sebeplerden dolayı. Bu yapıt, ekibinize büyük ölçüde güvenen ve sizi her zaman çevrenizin farkında olmaya zorlayan bir FPS oyunu. Köşeleri kontrol etmeyi unuttuğunuz için kulağınıza bir kurşun yemek, görev sonrası grup konuşmasında gülüp geçilmesi zor bir utanç gerçekten. Size bunu çok net bir şekilde söyleyebilirim. Deneyimi nereden aldığımı sormayın… Ready or Not, yeni bir şey yapmayan ama eski şeyleri gerçekten çok iyi yapan taktiksel bir takım nişancısı oyunu. Çeşitli aktif suçlara müdahale eden bir S.W.A.T. ekibinin üyesi olarak, oldukça üzücü şeyler göreceksiniz. Örneğin, oyunun başlarındaki bir görevdeki sevimli bir köpeğin kesinlikle yaşadığı daha iyi günler vardı… Kendisi muhtemelen bir parça bomba ile getir-götür oynamaya çalışmış. Bu görev aslında oyunun bütününün bir göstergesi. Aslında oyunun tonu biraz dağınık, diyaloglardaki kuru mizah pek de […]

Ready or Not inceleme – Mavi Kol

VOID Interactive isimli oyun geliştirme şirketinin Ready or Not isimli video oyunu bana yıllar önce orijinal Tom Clancy’s Rainbow Six oyunlarına harcadığım saatleri hatırlatıyor – hem de bariz sebeplerden dolayı. Bu yapıt, ekibinize büyük ölçüde güvenen ve sizi her zaman çevrenizin farkında olmaya zorlayan bir FPS oyunu. Köşeleri kontrol etmeyi unuttuğunuz için kulağınıza bir kurşun yemek, görev sonrası grup konuşmasında gülüp geçilmesi zor bir utanç gerçekten. Size bunu çok net bir şekilde söyleyebilirim. Deneyimi nereden aldığımı sormayın…

Ready or Not, yeni bir şey yapmayan ama eski şeyleri gerçekten çok iyi yapan taktiksel bir takım nişancısı oyunu. Çeşitli aktif suçlara müdahale eden bir S.W.A.T. ekibinin üyesi olarak, oldukça üzücü şeyler göreceksiniz. Örneğin, oyunun başlarındaki bir görevdeki sevimli bir köpeğin kesinlikle yaşadığı daha iyi günler vardı… Kendisi muhtemelen bir parça bomba ile getir-götür oynamaya çalışmış. Bu görev aslında oyunun bütününün bir göstergesi.

Aslında oyunun tonu biraz dağınık, diyaloglardaki kuru mizah pek de yerine oturmuyor ve sizi sefalet duvarından duvara sürüklemeye kararlı görünen acımasız bir atmosferin yanında yer alıyor. Örneğin, görevlerden biri, bir üniversite kampüsünde birkaç aktif nişancının olduğu bir çatışmayı içeriyor ve sadece sansasyonellik için var olduğunu hissettiğim noktaya inanılmaz derecede duyarsız geliyor. Sivillerin de yer aldığı birden fazla görev var ve tabii ki göreviniz onları güvenli bir şekilde alıkoymak, hayatta tutmak ve Ready or Not, türün alışılagelmiş heyecanlı dramatiğinden kaçınarak gergin ve gerçekçi hissetme konusunda iyi bir iş çıkarıyor.

Yakın mesafeden yapılan kafa vuruşları sizi veya düşmanlarınızı anında öldürürken, yaralar sizi yavaşlatıyor. Yine de sihirli bandajlarla kanamayı durdurabilmek mümkün. Ekibinize suçluları ve sivilleri gözaltına almalarını emredebilir, odalara girmelerini veya üzerinizde yeniden toplanmalarını emredebilirsiniz ve işlerin yollarında olup, olmadığınızı size söyleyecekler ve ilerleyecekler. Ne yazık ki, kapı girişlerinde durup süpürgelikleri sayarken onlara yoldan çekilmelerini söyleyemiyorsunuz. Yapay zeka aslında tek oyunculu hikaye modu boyunca tutarsız duruyor. Ekibiniz önünüzde kartondan kesilmiş gibi dururken, teröristlerle dolu odaları tam isabetle infaz edebiliyorlar.

Ready or Not, başarısız bir yapay zekaya sahip

Aslında, bir bağırış ve ardından silah sesi duyduğum ve ben onlardan birini geçip odaya girmeye çalışırken ekibimin yardımsever bir şekilde tüm kötü adamların icabına baktığını gördüğüm zamanların sayısını unuttum. Gerçek hayatta arkadaşlarımın beni silahlı çatışmaya girme zahmetinden kurtarması hoş karşılanır; bir video oyununda aksiyonun bir kısmını almayı tercih ederim, eğer sakıncası yoksa. Oyunun yapay zekası bunu ne yazık ki önlüyor.

Tabii ki tek oyunculu senaryo çok basit hissettiriyor; gerçekten de öyle. Ready or Not, hayatına sadece çok oyunculu bir nişancı oyunu olarak başladı ve bunu net bir şekilde gösteriyor. Başkalarıyla birlikte oynandığında, düşmanları temizlemek için taktiksel hareketleri yapıp, birlikte hareket etmek için koordine olup, emirleri yağdırıp, düşmanlara ping attıkça oyun daha da eğlenceli hale geliyor. Diğer insanlarla birlikte oyun canlanıyor; artık takım arkadaşlarınızın nereye gittiğini merak etmiyor veya altı metrelik bir barikatı botlarla aşmaya çalışmıyorsunuz.

Ready or Not oyununun gerçekten başarılı olduğu nokta ise silah kullanımı ve taktiksel yapı. Ayrıca, teçhizat ve seçenek çeşitliliği de kendisini kesinlikle gösteriyor. Silahlar gerçekçi geri tepme ve hassasiyet ile inanılmaz hissettiriyor. Oyunu kulaklıkla oynadığınız zaman ses de muhteşem bir şekilde işliyor. Cephanelikte kilidini açabileceğiniz ve donatabileceğiniz geniş bir silah seçeneklerinin yanı sıra, siz arka kapılarını tekmelemeden önce bir oda dolusu katil adayının kafasını karıştırmak için flaş bombaları gibi öğeler de var.

Ready or Not oyununun ne yazık ki şu anda bir kontrol cihazıyla iyi çalışmamasının nedeni de bu. Parlayan çubukları fırlatmaktan, eğik silah duruşuna geçmeye kadar o kadar çok düğme ve komut var ki bir kontrol cihazı bunların hepsini kaldıramaz. Bu yüzden de oyunu sadece klavye ve fare ikilisi ile oynamanız gerekiyor. Geniş silah yelpazesi de estetik çekicilikten daha fazlası için duruyor. Teçhizatınızı seçerken uzun menzilli bir silaha mı, yoksa daha yakın bir yere mi ihtiyacınız olduğu, kendinizi öldürücü olmayan teçhizatla mı donatmanız gerektiği veya silahınıza susturucu takmanın gerekip, gerekmediği gibi belirli faktörleri dikkate almanız gerekecek.

Ready or Not

Arkadaş gruplarının vazgeçilmez oyunu olabilir

Ready or Not içerisinde tüm bu elementleri, birbirinden tehlikeli 18 adet görevden herhangi birine ekleyin ve gergin, sıkı hazırlanmış bir çok oyunculu muamele içinde bulacaksınız kendinizi. Tek kişilik senaryo içeriğinde aynı tadı pek alamıyorsunuz ama yine de hissedilebilir bir gerilim seviyesi var; oyun size kendinizi ölümlü hissettirme konusunda harika bir iş çıkarıyor. Kendinizi yanlış konumlandırır veya açıkta bırakırsanız birkaç vuruşta ölürsünüz.

Ready or Not içerisinde ateş etmek, hasar vermese bile, ekranın titremesine ve bulanıklaşmasına neden oluyor ve gürültü sağır edici hale geliyor. Bu durum sizi şaşırtır ve siper bulmaya zorlar. Buna karşılık, diğer oyuncularla iyi koordine edilmiş bir saldırı gerçekleştirmek, kaç kez yaparsanız yapın, asla heyecan verici olmaktan uzak hissettirmez. Eğer bu tip baskın oyunlarını seviyorsanız ve güvendiğiniz bir arkadaş grubunuz da varsa, bu oyun asıl o zamanlarda parlıyor.

Yeterince pratik yaparsanız her görevi hızlı bir şekilde tamamlayabilirsiniz ama oyun düşman ve sivil yerleşimi ve hangi kapıların açık, kilitli olduğu veya her yüklediğinizde tekmelenmesi gerektiği gibi şeyleri rastgele yapıyor. Bu sizi her zaman ayaklarınızın üzerinde düşünmeye zorlar ve herhangi bir şeyi hafife almanızı engeller. Yine de ben biraz daha rastgele elementin olmasını tercih ederdim. Böylece, oyunu tek başına oynamak için biraz daha sebep olabilirdi.

Ready or Not, zaman zaman kendisiyle çelişiyor gibi hissettirebilir ama yine de muhteşem olmasa da sağlam bir takım temelli nişancı oyunu. Baştan sona hoş bir gerilim seviyesini koruyor ve inanılmaz derecede güçlü taktiksel silah oyunları içeriyor. Sadece kaba mizah biraz gereksiz geliyor kulağa. Yine de, şu anda arkadaşlarınızla oynayabileceğiniz stratejik bir nişancı oyunu arıyorsanız ve kendinizi bir S.W.A.T. üyesi gibi hissetmek istiyorsanız, bu oyun ideal.

Olumlu

Silah kullanımı şahane, atış hissi inanılmaz.

Görevler arasında bolca çeşitlilik mevcut.

Derin taktikler ve stratejiler yapmak mümkün.

Özellikle de arkadaşlarla oldukça eğlenceli.

Olumsuz

Diyaloglardaki mizahı garip ve gereksiz.

Yapay zekası oldukça dengesiz.

Tek başına oynamak boş hissettiriyor.

Benzer Yazılar

Victoria 3: Spheres of Influence inceleme

OYUNLAR 2 ay önce

Victoria 3 gibi karmaşık bir simülasyonda neler olup bittiğine dair en ufak bir ipucunu takip etmeyi başardığınızda, kaçamayacağınız bir dünya haline geliyor kendisi. Dahası, Sphere of Influence isimli ek paketin yeni eklentileri, bu video oyununa atlayıp ülkenizi zafere taşımak ya da iflasa sürüklemek için mükemmel bir zaman olarak sunuluyor. Bu oyunu ilk oynadığımda, ekonomik ve politik sistemlerinin ne kadar derin olduğunu kavrayamamıştım ve bu simülatörün ne kadar karmaşık olduğunu fark etmiştim. İşte bu ek paket, oyunu daha da derinleştiriyor. Sizi tarihsel olarak doğru bir senaryoya götüren basit bir simülatör değil Victoria 3. Aslında tam tersi. Herhangi bir ülkeyi seçip hayali senaryolara sokabilir ve tarihin akışını değiştirebilirsiniz. Bu video oyununun her özelliğinin incelikleri harika olsa da Sphere of Influence çok daha fazlasını ekliyor. Bunun da ötesinde, harika olsa da yine de oyuna başlama sürecini yeni oyuncular çok kolaylaştırmıyor. Eğer bu oyunu ilk kez oynuyorsanız, hikayeyi oluşturan kişinin siz olduğunuzu bilmelisiniz. Zafere […]

First Dwarf ön inceleme – Mavi Kol

OYUNLAR 2 ay önce

Cücelerin harika birer mühendis olup, başka bir şey olamadığı klişesi şimdi de First Dwarf isimli bir Erken Erişim oyunu ile karşımıza çıktı. Aslında gayet güzel müzikler ve çizgi film tarzı, ilgi çekici bir sinematik ile başlayan bu video oyununda önce Viking temasını görüyoruz, sonra cüceleri görüyoruz, sonra karşımıza robotlar çıkıyor ve işin içine bir de küçük ejderhalar giriyor… Tüm bunlar olurken de uçan bir gemidesiniz tabii ki. Gemimiz uçan bir adaya düşüyor ve burada da bizim hayatta kalma maceramız başlıyor. Bu arada, ejderha da İngilizce konuşuyor. First Dwarf; materyal toplama, eşya üretme, keşif yapma, hayatta kalma ve savaşma elementlerine odaklanıyor. Oyunda yapmanız gereken ilk şey etraftan biraz materyal toplamak ve kendinize bir üs kurmak. Bu arada, oyundaki binalar elektrik yerine mana kullanıyor. Bu yüzden üssünüzü yaparken, mana kaynağı olan bir yere gitmeniz en akıllıca olanı. Oyunda bunun gibi birkaç ufak tefek detay mevcut. Oyundaki ilk anlarımız odun kesmek, taş çıkartmak, […]

Sons of the Forest inceleme

OYUNLAR 2 ay önce

Sons of the Forest içerisinde ilk kez birini gerçekten öldürdüğünüz zamanı unutmak oldukça güç. Benim için bu an, hasar almış ama her zaman güvenilir kalmayı başaran takım arkadaşım Kelvin ile uzak adaya ilk iniş yaptığımızda ya da yamyam yerlilerle sadece bir mızrak ile karşı karşıya geldiğimde yaşanmadı aslında. Belki de bu ada, sözde canavarların yerine geçerek, insanlığı uçuruma itmenin ne kadar istekli olduğunu görmek için bir test. Belki de gerçekten “ormanın oğullarıyız”, kim bilir? Tüm bunları sesli düşünürken Kelvin tabii ki beni pek dinlemedi. Kelvin, boş boş başını salladı ve daha fazla odun toplamaya devam etti ama anlattığım bu şey, girdikten neredeyse tam bir yıl sonra erken erişimden çıkan oyunun yalnızca bir bileşeni. Diğer tarafta ise kurgu ve hikaye var. PuffCorp şirketinin CEO pozisyonunda yer alan Edward Puffton olarak, karımız Barbara ve kızımız Virginia kaybolduktan sonra onları bulmak için Site 2 olarak adlandırılan gizemli bir adaya gidiyoruz. Çok geçmeden helikopteriniz […]

0 Yorum

Yorum Yaz

Rastgele

Web sitemiz, gezinme deneyiminizi ve ilgili bilgileri sağlamak için çerezleri kullanır. Web sitemizi kullanmaya devam etmeden önce, şunları kabul etmiş olursunuz.