Shingeki no Kyojin: The Final Season Part 3 İncelemesi

Hayatımıza tam on sene önce girmişti Shingeki no Kyojin ya da batıdaki adı ile Attack on Titan. Anime dünyası için de bir devrim niteliğinde olmuştu. Gerek hikayesi, gerekse çizimleri ile çıtayı arşa alaya çıkarmış ve diğer her serinin yanında sönük kalmasına vesile olmuştu. Final sezonunu Mappa’nın devralması ile çizimlerde de büyük bir sıçrama yaşanmış ve her karede karşımıza çıkan detay seviyesine hayran kalmıştık. Lakin her şeyin olduğu gibi Shingeki no Kyojin’in de sonu geldi. Gerçi bizler 2020 yılından beri final sezonu izliyorduk ve artık dalga konusu da olmaya başlamıştı; işte sene 2035 ve Shingeki no Kyojin Final Sezon Part 56 geliyor falan gibi esprilerden kendisini koruyamadı seri. Derken finali hakikatten geldi ve 5 Kasım 2023 itibari ile seri son buldu.

Aslında serinin final kısmı iki parçadan oluşuyor. Bir tanesi 04.03.2023 tarihinde yayınlanan 65 dakikalık bölüm, öteki de dediğim gibi 05.11.2023 tarihinde yayınlanan 85 dakikalık bölüm. Yani adamlar bölebildiği kadar bölerek sundular seriyi. Peki, bu iyi mi oldu? Benim açımdan hayır çünkü ince detayları unutmaya başlıyor insan. Kapaktaki bebeği tutan kadını gördünüz, en sonunda uçurumdan aşağıya düşen. Bu kadın meğer son final kısmından önde hamile olarak çıkıyormuş karşımıza. Hadi bu çok ince bir detay; ben mesela Zeke öldü diye kalmış aklımda ama son bölümde çıplak poposu ile karşıma çıkınca şaşırdım. O yüzden benim önerim; eğer yapabiliyorsanız – vaktiniz varsa oturun aralıksız bir şekilde ilk sezonun ilk bölümünden itibaren tadını çıkara çıkara izleyin. 

Hikayeye zaten girmeme gerek yok diye düşünüyorum. İlk bölümde “Rumbling” adı verilen titanların yürüyüşü ile Eren, Paradis adası dışında yaşayan herkesi öldürmek için dünya turuna çıkmıştı. Mikasa, Armin, Gazi Levi ve diğer hayatta kalanlar da Eren’i durdurmaya çalışıyor. Tabi her dakikada binlerce insan dev titanların ayakları altında kalıyor. Sonunu zaten biliyorsunuz, yine de çok detaya girmeyeceğim. Mikasa, Eren’inin kafasını kesiyor, öpüyor ve akabinde gömüyor. Dünya nüfusunun da yüzde sekseni mok yoluna gidiyor. Peki, işe yaradı mı? Dünyaya barış geldi mi? Fidanlar dikildi, yaralar sarılmaya başlandı ama sonuç? Paradis adası kalan dünya nüfusu saldıracak diye adeta Nazi ordusu benzeri bir ordu kurdu, teknoloji gelişti, bombalar atıldı ve en sonda yine savaşlar kaçınılmaz oldu. Tek fark bu sefer titanlar yoktu. Burada Mangaka aslında insanlara bir eleştiride bulunuyor. İnsanlık var oldukça savaşlar ne yazık ki hep olacaktır.

Animenin finali mükemmel miydi? Bence değildi. Mükemmel olan tek şey çizimleriydi, Mappa yine döktürmüş. Gerçekleştirdiğimiz Japonya gezisinde Mappa stüdyoyu da ziyaret etme fırsatımız olmuştu. Çalışanlar rahatsız olmasın diye stüdyolara girmek yasaktı fakat iki Mappa çalışanı ile sohbet edebilmek ve Shingeki no Kyojin’in animesinin bu binada oluşturulduğunu bilmek güzel bir deneyim oldu bizim için. Neyse, konumuza dönecek olursak; finali bana göre mükemmel değildi. Beklenen oldu ve çok da işe yaramadığını gördük. Ayrıca Eren ile Armin’in muhabbet kısmı biraz kafaları karıştırdı diyebilirim. Ben sizle konuştum, sonra unutturdum şimdi hatırlatıyorum, en iyi seçenek buydu vs. derken allak bullak olduk:) Peki, madem Kurucu Dev sanırım geleceği geçmişi görebiliyor, neden bu gücü zamanında kimse daha iyi bir dünya için kullanmadı? En iyi seçenek gerçekten bu muydu? Dünyanın yüzde sekseninin yok olması? Olayların bu raddeye varması için Eren’in annesini yiyen devi zamanında Bertolt yerine annesine yönlendirmesi de açıkçası insanı derinden vuruyor. Genel olarak insanı etkileyen aslında serinin sona ermiş olması. Dile kolay, on sene boyunca izle, hayran kal ve final olsun. İnsanı hüzünlendiren aslında bu oldu. 

Artık adettendir; yine biraz Armin’i de eleştirmem lazım. Gerçekten Erwin’i bunun için mi feda ettiler? Çünkü ben Armin’in olayların gidişatını değiştirecek hiçbir süper eylemini göremedim. Hani hepsi planının parçası, akıllı hamleler falan? Yok. Bağıran, ağlayan sızlayan bir adama dönüştü. Küçükken daha işe yarıyordu valla. Son sahnelerden birinde ise yaşlı bir Armin’in Eren ve Mikasa’nın mezarını ziyaret etmesi ise güzel bir ayrıntı idi. İşe yaramasa da iyi bir arkadaştı. Ve Levi… Adam o kadar iyi, o kadar güçlü, o kadar karizmatikti ki, Eren, Mikasa’nın falan önüne geçtiği için sakatladılar, parmaklarını kopardılar, tek gözünü kör ettiler ve tekerlekli sandalyeye mahkum ettiler. Vallahi bravo, tebrik ederim. Onurlu bir ölüm verseydiniz bari, onun yerine fesli gençlere şeker dağıtıyordu son gördüğümüzde.

Her şeye rağmen Shingeki no Kyojin üst seviye bir seriydi. Hani bazı yapımlar vardır, yerine bir şey konmaz, mihenk taşı konumuna gelir. Bu anime de onlardan birisi oldu artık. İster mükemmel deyin, ister eh işte; anime nasıl yapılır, nasıl çizilir, adeta ders işlenebilir bu serinin üzerine. Son sahnesinde de her zamanki gibi bir açık kapı bırakılmış. Eren ve ahalisinin hikayesi bitti, aradan bilmem kaç yıl geçti ve yine bir ağaç, yine bir insan (ve köpeği) bu ağaca giriş yapmak üzere. Hani derler ya, tarih tekerrürden ibaret diye; bir zamanlar Ymir bu ağaca girmişti, şimdi de esrarengiz bir çocuk ağacın karşısında duruyor. Kim bilir, belki binlerce yıl sonrasında geçen bir spin-off vakti gelince karşımıza çıkabilir. Bunu da zaman gösterecek.