Ships at Sea ön inceleme

Simülasyon oyunlarını ciddi anlamda severim ama öyle dükkan yönetme, barista olma gibi küçük çaplı deneyimleri kast etmiyorum bu cümlemle. Microsoft Flight Simulator, X-Plane 12, Call of the Wild: The Angler ve American Truck Simulator gibi daha yüksek bütçeli ve geniş deneyim sunan yapıtlar ilgimi çekiyor. Bugün ön incelemesini yazacağım Ships at Sea de o tarz bir oyun gibi göründü gözüme ve kendisi Fishing isimli oldukça tanınan bir serinin geliştiricilerinden geldiği için Steam üzerindeki Erken Erişim sürecini bir deneyimlemek istedim açıkçası. Ships at Sea oyununu geliştiren ve piyasaya süren ekip olan Misc Games, her ne kadar bugüne kadar balıkçılık simülasyonları yapmış olsa bile bugün incelediğim oyun, balıkçılığın da ötesine geçiyor. Benim ilgimi çeken şey ise aslında balıkçılık veya diğer servis hizmetlerinin simülasyonlarından önce gemi simülasyonu oldu. Bu yapıt ile Norveç Denizi tarafına doğru gidiyoruz ve gerçekçi bir şekilde tasarlanmış alanlarda birbirinden farklı görevler yapıyoruz. Bu görevler, klasik olarak balık tutmaktan başlıyor, […]

Ships at Sea ön inceleme

Simülasyon oyunlarını ciddi anlamda severim ama öyle dükkan yönetme, barista olma gibi küçük çaplı deneyimleri kast etmiyorum bu cümlemle. Microsoft Flight Simulator, X-Plane 12, Call of the Wild: The Angler ve American Truck Simulator gibi daha yüksek bütçeli ve geniş deneyim sunan yapıtlar ilgimi çekiyor. Bugün ön incelemesini yazacağım Ships at Sea de o tarz bir oyun gibi göründü gözüme ve kendisi Fishing isimli oldukça tanınan bir serinin geliştiricilerinden geldiği için Steam üzerindeki Erken Erişim sürecini bir deneyimlemek istedim açıkçası.

Ships at Sea oyununu geliştiren ve piyasaya süren ekip olan Misc Games, her ne kadar bugüne kadar balıkçılık simülasyonları yapmış olsa bile bugün incelediğim oyun, balıkçılığın da ötesine geçiyor. Benim ilgimi çeken şey ise aslında balıkçılık veya diğer servis hizmetlerinin simülasyonlarından önce gemi simülasyonu oldu. Bu yapıt ile Norveç Denizi tarafına doğru gidiyoruz ve gerçekçi bir şekilde tasarlanmış alanlarda birbirinden farklı görevler yapıyoruz. Bu görevler, klasik olarak balık tutmaktan başlıyor, yangın söndürmeye kadar ilerliyor.

Ships at Sea, geliştirici ekibin önceki oyunları gibi bir balıkçılık simülasyonu değil, daha çok bir gemi simülasyonu. Bu yüzden de oyunun içerisinde balık tutmaktan daha fazlasını yapabiliyorsunuz. Oyunun kendisi, biraz sıkıcı olan ama kendisini çok güzel bir şekilde anlatan bir öğretici bölüm ile açılıyor. Bu kısımda basit bir kayık kullanıyorsunuz. Daha sonra da ilk tekneniz ile tanışıyorsunuz. Kendisi oldukça küçük ve oyunun Erken Erişim sürümünde yer alan her şeyi henüz yapamıyor. Yani, oyuna sınırlı bir şekilde başlıyorsunuz ve belli bir ilerleme hissi mevcut.

Ships at Sea içerisinde geminizi kullanmaya başlamadan önce binanıza girebilirsiniz ve burada geminizi görebilirsiniz, karakterinizi çok basit bir şekilde özelleştirebilirsiniz, 7 farklı gemiden birini satın alabilirsiniz ve daha fazlasını yapabilirsiniz. Oyun henüz Erken Erişim sürecinde olduğu için bazı içerikleri eksik, optimize edilmemiş ve gemi seçeneği yelpazesi de öyle zengin sayılmaz. Birkaç gemi servis görevleri yapabiliyor, geri kalanları da balık tutabiliyor. Gemilerin yapabildiği görevler, tutabildiği balıklar ve taşıyabildiği kargolar ise farklılık gösteriyor.

Ships at Sea içerisinde satın aldığınız geminin ismini değiştirebilmeniz ve birkaç farklı kategori altında geliştirmeler yapabilmeniz mümkün. Gemilerin pervanesini filan yükseltmek istediğiniz zaman hem performans, hem de kozmetik açıdan gelişim görebiliyorsunuz ama bu geliştirmelerin gemiyi tam olarak nasıl etkilediği pek anlatılmıyor. Yani, istatistikler filan sunulmuyor ve yükseltmelerin açıklamaları da her zaman açıklayıcı olmayabiliyor. Ayrıca geminizin arkasına ek mazot tankı veya daha fazla balık depolamak için ekstra depo alanı filan da alabiliyorsunuz.

Ships at Sea, geminizi yıkamanıza bile izin veriyor ve geminin iç kısmında da hem kontrol düğmeleri, hem de sayaçlar filan doğru bir şekilde çalışıyor. Yalnız, bu sayaçların ve düğmelerin ne kadar gerçekçi yerleştirildiğini filan bilemiyorum. Uçak tarafında çok deneyimli olsam bile bu oyuna gelene kadar denizlere pek açılmadım. Bu yüzden birçok şey bana yeni gelebiliyor. Yalnız, gemiyi kozmetik bir şekilde özelleştiremiyoruz. İç ve dış kısmı ne yazık ki böyle bir özelliğe sahip değil ve umuyorum ki gelecekte bunun için bir destek görebiliriz.

Shipyard içerisinde işinizin bittiğini ve sonunda denizlere açılabileceğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz; karada ziyaret edebileceğiniz bir de dükkan var. Burada tamir işlemleri için matkap, fener, dürbün, balık yemi ve benzeri şeyleri satın alabiliyorsunuz. Satın alınabilen her şeyin bir işlevi bulunuyor. Son olarak karada bir de ofis bulunuyor ki buradan da mevcut görevlerden birini alabiliyorsunuz. Yapı malzemesi taşıma, yiyecek taşıma, çöp toplama, balina izleme ve benzeri tipte görevler oluyor. Ships at Sea, karadaki işlemleri ile aslında ne kadar detaylı olduğunu belli ediyor.

Ships at Sea hakkında bu noktada şikayet edebileceğim tek şey, kullanıcı arayüzün çok amatörce yapılmış gibi durması ve göze hitap etmemesi. Yani, sanki herhangi bir oyunun alfa sürümünü oynuyor gibi hissediyorum açıkçası. Biliyorum, oyun henüz Erken Erişim sürecinde ama bu tip oyunlarda ben hiçbir zaman tam sürüme geçildikten sonra kullanıcı arayüzünün tasarımının değiştiğini görmedim açıkçası. Oyunun bu yönden biraz daha sunulabilir olmasını çok isterdim. Yaşadığım deneyimi ucuzlatıyor şu hali ne yazık ki.

Not: Daha sonradan öğrendim ki oyunun mevcut kullanıcı arayüzü gelecekte düzeltilecek.

Ships at Sea

Ships at Sea oyununda gemi değil, bir insansınız. Yani, kargo taşıma gibi bir görev kabul ettiğiniz zaman ofisin yanından o kargoları almalısınız ve iskelede bekleyen geminize yerleştirmelisiniz. Bu noktada işlem biraz can sıkıcı olabiliyor; kutuyu almak için baş döndürücü bir animasyon izliyorsunuz, gemiye girmek için ışınlanıyorsunuz, kutuyu yerleştirirken baş döndürücü başka bir animasyon izliyorsunuz ve iskeleye çıkmak için tekrar ışınlanıyorsunuz. Norveç Denizi ve inanılmaz dalgalı suları da devreye girince gerçekten baş döndürücü bir deneyim ortaya çıkabiliyor.

Ships at Sea oyununda pek düşünülmemiş olan bir başka şey de aslında sesler. Oyunda aslında NVIDIA DLSS gibi güncel teknolojiler mevcut fakat ses teknolojisi biraz geride gibi hissettiriyor. Denizden gelen sesler ve geminin sesleri filan atmosferik hissettirmiyor. Mesela, iskelede geminin kornasına bastığınız zaman en azından bir yankılanma filan bekliyorsunuz ama hiçbir şey yok. Gemilerde deneyimli değilim ama motor sesleri de bana pek tatmin edici gelmedi. Oyunlarda genellikle sesler ve müzikler arka planda kalıyor ve bu yapıtta da durum farklı değil.

Görsellik ise Ships at Sea oyununun övülebileceği bir nokta. Gemiler gayet hoş dokulara sahip ve deniz de özellikle yakından güzel görünüyor. Geminin yansıması ile suların renk değiştirmesi, motorun gücü ile arkamızda bıraktığımız dalgalar filan kesinlikle etkileyici. Tabii ki Sea of Thieves gibi bir oyundaki kadar gerçekçi bir deniz yok. Tam tersine, denizin tipi sürekli aynı görünüyor, hava durumu değişse bile deniz hep aynı hareketlenmeye sahip ama en azından göze hitap ediyor oyun. Yalnız, bazı detayların eksikliği de anında göze çarpıyor.

Mesela, Ships at Sea içerisindeki gemilerimizin yanlarında lastikler bağlı fakat kendileri tamamen statik ve herhangi bir fiziğe veya işlevselliğe sahip değil. Ayrıca, kamera açısını denk getirdiğiniz zaman denizin inanılmaz ince bir kaplamadan ibaret olduğunu görebiliyorsunuz, oyun dünyasının boş olan altı gözlerinizin önüne seriliyor. Denizin bu kadar ön planda olduğu bir video oyununda, böyle bir olumsuz detayın verilmemesini tercih ederdim. Sahte de olsa bir derinlik verilebilirdi Norveç Denizi için. Bu kadar kötü olmazdı durum.

Ships at Sea

Ships at Sea oyununu birinci şahıs veya üçüncü şahıs bakış açısından oynayabiliyoruz. Oyunda ayrıca kilidini açabileceğiniz yetenekler de bulunuyor. Bu yetenekler daha hızlı balık tutmak veya daha az yakıt harcamak gibi basit şeylerden oluşuyor açıkçası. Pek ilgi çekici bir şey yok bu kategoride ama ilerleme hissi verebilmek adına eklenmiş basit bir sistem yine de. Ayrıca oyunun performansı da pek stabil sayılmaz. Güncel sürücülere sahibim ve hatta son gelen NVIDIA Game Ready sürücüsünde bu yapıt için de destek vardı ama pek bir şey değişmedi.

Ships at Sea oyununda şu anda tek oyunculu deneyim ve dört kişiye kadar çok oyunculu deneyim var. Bu deneyimlerde kargo taşıyabiliyorsunuz, yanan gemileri söndürebiliyorsunuz, bozulan gemileri çekebiliyorsunuz ve tamir görevlerini alabiliyorsunuz. Ağ ile balık tutma ve fırtına özellikleri ile oyuna yakında gelecek özellikler gibi duruyor. Yani, şu andaki hali ile bu yapıt, gelecekte ilgi çekici olabilecek bir oyunun en temel versiyonu gibi görünüyor ki bu da çok doğal; kendisi bir Erken Erişim oyunu olarak piyasaya sürüldü ve daha ilk gününde.

Ships at Sea oyununda bakacak bir manzara da yok ki bu birazcık garip. Norveç, inanılmaz güzel manzaralara sahip bir ülke ama bu oyunda gördüğümüz versiyonu tamamen ölü bir ülkeyi gösterir gibi. Hatta en ufak bir ağaç bile yok. Her şey soluk ve terk edilmiş görünüyor, pek de bakılacak bir manzara sunulamıyor ne yazık ki. Eğer yanlış hatırlamıyorsam Call of the Wild: The Angler oyununda da İskandinav ülkelerinden biri vardı, belki o da Norveç içi ve bu oyunda sunulan ülke ile en ufak bir alakası bile yok. Bu yönde de oyun beni hayal kırıklığına uğrattı.

Ships at Sea, potansiyeli olan bir oyun ama o potansiyeli görebilir miyiz, bilemiyorum. Yani, bu tip oyunlarda zaman geçirirken ilgimizi çekecek bir şeyin olması gerekiyor. Sea of Thieves, Elite Dangerous, Star Citizen, American Truck Simulator, Euro Truck Simulator, Microsoft Flight Simulator ve çok daha fazla oyun, siz yol alırken bir atmosfer yaratıyor ve onunla zaman geçiriyorsunuz. Bu oyunda geminizde görünmeyen turistler ile bomboş bir denizde 3 kilometre yol gidip, 2 saniyeliğine bir balina görüyorsunuz ve geri dönüyorsunuz…

Benzer Yazılar

Victoria 3: Spheres of Influence inceleme

OYUNLAR 2 ay önce

Victoria 3 gibi karmaşık bir simülasyonda neler olup bittiğine dair en ufak bir ipucunu takip etmeyi başardığınızda, kaçamayacağınız bir dünya haline geliyor kendisi. Dahası, Sphere of Influence isimli ek paketin yeni eklentileri, bu video oyununa atlayıp ülkenizi zafere taşımak ya da iflasa sürüklemek için mükemmel bir zaman olarak sunuluyor. Bu oyunu ilk oynadığımda, ekonomik ve politik sistemlerinin ne kadar derin olduğunu kavrayamamıştım ve bu simülatörün ne kadar karmaşık olduğunu fark etmiştim. İşte bu ek paket, oyunu daha da derinleştiriyor. Sizi tarihsel olarak doğru bir senaryoya götüren basit bir simülatör değil Victoria 3. Aslında tam tersi. Herhangi bir ülkeyi seçip hayali senaryolara sokabilir ve tarihin akışını değiştirebilirsiniz. Bu video oyununun her özelliğinin incelikleri harika olsa da Sphere of Influence çok daha fazlasını ekliyor. Bunun da ötesinde, harika olsa da yine de oyuna başlama sürecini yeni oyuncular çok kolaylaştırmıyor. Eğer bu oyunu ilk kez oynuyorsanız, hikayeyi oluşturan kişinin siz olduğunuzu bilmelisiniz. Zafere […]

First Dwarf ön inceleme – Mavi Kol

OYUNLAR 2 ay önce

Cücelerin harika birer mühendis olup, başka bir şey olamadığı klişesi şimdi de First Dwarf isimli bir Erken Erişim oyunu ile karşımıza çıktı. Aslında gayet güzel müzikler ve çizgi film tarzı, ilgi çekici bir sinematik ile başlayan bu video oyununda önce Viking temasını görüyoruz, sonra cüceleri görüyoruz, sonra karşımıza robotlar çıkıyor ve işin içine bir de küçük ejderhalar giriyor… Tüm bunlar olurken de uçan bir gemidesiniz tabii ki. Gemimiz uçan bir adaya düşüyor ve burada da bizim hayatta kalma maceramız başlıyor. Bu arada, ejderha da İngilizce konuşuyor. First Dwarf; materyal toplama, eşya üretme, keşif yapma, hayatta kalma ve savaşma elementlerine odaklanıyor. Oyunda yapmanız gereken ilk şey etraftan biraz materyal toplamak ve kendinize bir üs kurmak. Bu arada, oyundaki binalar elektrik yerine mana kullanıyor. Bu yüzden üssünüzü yaparken, mana kaynağı olan bir yere gitmeniz en akıllıca olanı. Oyunda bunun gibi birkaç ufak tefek detay mevcut. Oyundaki ilk anlarımız odun kesmek, taş çıkartmak, […]

Sons of the Forest inceleme

OYUNLAR 2 ay önce

Sons of the Forest içerisinde ilk kez birini gerçekten öldürdüğünüz zamanı unutmak oldukça güç. Benim için bu an, hasar almış ama her zaman güvenilir kalmayı başaran takım arkadaşım Kelvin ile uzak adaya ilk iniş yaptığımızda ya da yamyam yerlilerle sadece bir mızrak ile karşı karşıya geldiğimde yaşanmadı aslında. Belki de bu ada, sözde canavarların yerine geçerek, insanlığı uçuruma itmenin ne kadar istekli olduğunu görmek için bir test. Belki de gerçekten “ormanın oğullarıyız”, kim bilir? Tüm bunları sesli düşünürken Kelvin tabii ki beni pek dinlemedi. Kelvin, boş boş başını salladı ve daha fazla odun toplamaya devam etti ama anlattığım bu şey, girdikten neredeyse tam bir yıl sonra erken erişimden çıkan oyunun yalnızca bir bileşeni. Diğer tarafta ise kurgu ve hikaye var. PuffCorp şirketinin CEO pozisyonunda yer alan Edward Puffton olarak, karımız Barbara ve kızımız Virginia kaybolduktan sonra onları bulmak için Site 2 olarak adlandırılan gizemli bir adaya gidiyoruz. Çok geçmeden helikopteriniz […]

0 Yorum

Yorum Yaz

Rastgele

Web sitemiz, gezinme deneyiminizi ve ilgili bilgileri sağlamak için çerezleri kullanır. Web sitemizi kullanmaya devam etmeden önce, şunları kabul etmiş olursunuz.